Bedri Damla; “Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri!” 

Bedri Damla; "Karşıyaka'nın Yaşayan Efsaneleri!"  “Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri” köşesinin konuğu Karşıyaka Spor Kulübü genç takımda başladığı futbolculuk kariyerini yine Karşıyaka’da sonlandıran ‘Papaz’ lakaplı Bedri Damla… Kendi döneminde Karşıyaka halkının kentin sporcularına sonuna kadar sahip çıktığını belirten Damla, “Karşıyaka halkı sporcularını çok sever, 4 gözle bakar ve el üstünde tutardı. Ve bunu yaparken de asla branş ayırt edilmezdi, Karşıyakalının gözünde her branşın sporcusu birbirinden değerliydi” dedi. Karşıyaka’nın en bilinen sokaklarından biri olan Eshot Sokağı’nda dünyaya gelen Bedri Damla, mahalle arasındaki tozlu sahalarda başladığı futbola Karşıyaka Spor Kulübü’nde devam etti. Yeşil kırmızılı formayla tanışma hikayesini paylaşan Damla şu ifadeleri kullandı: “Futbolculuğa 14-15 yaşlarında Karşıyaka Spor Kulübü genç futbol takımında başladım. O zamanlar teknik direktörümüz rahmetli Cevat Gök’tü, ona Baba Cevat derlerdi. Onun vasıtasıyla spora başladım diyebilirim. Çocukluğumda oturduğum mahallede hep sporcular vardı. Onlara karşı ilgim vardı, onlar da bizim gibi gençleri teşvik etmeye çalışırlardı. Ben de onların sayesinde spora doğru yöneldim. Ben de mahalle arasında oynarken onların ilgisini çektim, sonrasında da Karşıyaka Spor Kulübü’ne devam ettim zaten.” KSK İLE 14 SENE Karşıyaka’da başladığı kariyerini yine Karşıyaka’da sonlandırmanın onurunu yaşadığını belirten Damla, “Karşıyaka genç takımda oynadıktan sonra askerlik için ayrıldım. Geldikten sonra Karşıyaka ile mukavele yaptım. Topu bırakıncaya kadar Karşıyaka Spor kulübü ile devam ettim. Genç takımda oynadığım süreleri de sayacak olursak yaklaşık 13-14 sene top oynadım. Ama 1967 yılında profesyonellik için mukavele yaptım, 1974 senesinde de futbolu bıraktım” dedi. ACILAR İÇİNDE OYNADIM  Çıktığı bir maçta sakatlanmasına rağmen acılar içinde oyuna devam ettiğini dile getiren Damla, “Karşıyaka Spor Kulübü ile 1. Lig, 2. Lig, 3. Lig maçlarına çıktım. Çok fazla karşılaşmada futbolcu olarak görev aldım. Her maçın kendine göre bir özelliği var, hepsi anılarla dolu. Ama bir Fenerbahçe maçını hiç unutamam. 1971-1972 senesi olması lazım, Türkiye kupası maçlarından biriydi. Maç yağmurlu bir havada İzmir’de gerçekleşiyordu o maçta sakatlanmıştım. Her iki bacağımda deriler soyuldu, bacaklarımdan aşağı kanlar akmaya başladı. Teknik direktörümüz Arif Dökel’di sakatlandığım için beni maçtan çıkarmak istedi ama ben o halde de oynamaya devam ettim. Arif Dökel beni yanaklarımdan öptü; işte Karşıyakalılık ruhu budur dedi. Maç, golsüz beraberlikle bitti” diye konuştu. KSK SPOR KULÜBÜDÜR Karşıyaka Spor Kulübü’nün her branşta sporcu yetiştiren köklü bir kulüp olduğunu vurgulayan Damla, “Ben kendimi bildim bileli bizim kulübe bir yığın teknik direktör geldi. Kulübümüz de atletizmden tutun yelkene, basketbola, güreşe kadar birçok branşta faaliyet gösterdi. Karşıyaka’nın da o yıllarda nüfusu az olduğu için herkes birbirini tanır ve severdi. Herkes her spora gönül verirdi, sporcular işini gönülden yapardı. Örneğin yelken sporunda öyle çocuklar yetişti ki milli takımda yelkencilik yaptılar” ifadelerini kullandı. BİRLİK VARDI Karşıyaka halkının her zaman sporcularına sonuna kadar destek olduğunu belirten Damla, “O dönemlerde Karşıyaka’nın nüfusu yaklaşık olarak 20- 25 bin civarındaydı. Karşıyaka halkı sporcularını çok sever, 4 gözle bakar ve el üstünde tutardı. Ve bunu yaparken de asla branş ayırt edilmezdi, Karşıyakalının gözünde her branşın sporcusu birbirinden değerliydi. Biri diğerinden ayrı ya da üstün tutulmazdı. Bir maçtan sonra taraftar vapurlara biner, Karşıyaka'ya geldiği zaman o vapur devamlı düdük çalardı. Herkes birbirine bugün Karşıyaka’nın maçı var, vapurun düdükleri duyuldu derdi. Yani o zamanlar Karşıyaka’da öyle bir birlik, öyle bir sevgi vardı” dedi. BURNUM HALA KIRIK Sahaya çıktığı ilk zamanlar heyecandan ve var olan atmosfer sebebiyle tüylerinin ürperdiğini aktardı. Damla, Karşıyaka uğruna çeşitli mücadeleler verdiğini, burnunun hala kırık olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Karşıyaka’da top oynamak da emin olun ilk zamanlarda insan sahaya çıktığı zaman tribünlerdeki izleyiciler de genelde arkadaşlarımız ve büyüklerimiz olduğu için tüylerimiz ürperir, çok gururlanırdık. Kendi içimizde aman bu maçı alalım arkadaşlarımıza, taraftarlarımıza mahcup olmayalım diye konuşurduk. 1968 senesinde biz Karşıyaka Spor Kulübü futbol takımı olarak küme düşüyorduk, takımı kurtardık. Takıma iki tane takviye yaptık, 1969-1970 yılında Karşıyaka’yı şampiyon yaptık. Takımda geri kalan herkes Karşıyaka’nın kendi çocuğuydu. Böyle olduğu için var gücümüzle mücadele ediyorduk; kafamız mı yarılmadı, burnumuz mu kırılmadı daha neler neler… Mesela benim burnum hala kırık. Karşıyaka sevgisi işte bize bu şekilde geldi.” LAKAP HİKAYESİ Karşıyakalılar tarafından Papaz lakabı ile tanınan Damla, lakabının hikayesini anlattığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bir gün Gode Cengiz’in babası beni uzun sakalımla görünce, bu sakal ne? papaz gibi olmuşsun dedi. Sonrasında da adım “Papaz Bedri” olarak kaldı.” HER YER YEŞİL-KIRMIZI Taraftar ruhuna da Karşıyaka sevgisini de hala iliklerine kadar yaşadığını dile getiren Damla bu sevginin nesilden nesile de aktarıldığını vurgulayarak, “Ben şu an 76 yaşındayım ve dünya tatlısı iki tane torunum var. Şu an ben Seferihisar Sığacık’ta yaşıyorum ve evimin her tarafı yeşil-kırmızı. Evin her yerinde Karşıyaka bayrakları, Karşıyaka’ya anlatan eşyalarla dolu. Benim Karşıyaka’ya olan sevgim böyle işte, bu sevgi ne olursa olsun değişmez ve azalmaz. Çocuklarıma da her zaman bu sevgiyi aşılamaya çalışmışımdır ki başarılı olduğumu da düşünüyorum. Hepimiz doğma-büyüme Karşıyakalıyız, Karşıyakalılık ruhunu taşıyoruz. Bu sevgi doğal olarak beni ve çocuklarımı da aştı, torunlarıma bulaştı. Bunun daha ötesi var mı? Benim 7 yaşındaki küçük torunum bile Kaf Kaf çekiyor. Karşıyaka sevgisi bizim için adeta bir aile mirası gibi” dedi. İzlem Arıgümüş