Cenk Karslı; “Sporda Saygı!”

Cenk Karslı; "Sporda Saygı!"

İnsan doğası gereği rekabeti çok seviyor ve hayatındaki tüm alanlara bu duyguyu taşıyor. İşte, evde, sporda rekabeti çok seviyoruz. Bazı toplumlar, bazı insanlar bu rekabeti içinde yaşamayı tercih ederken bazıları da duygularını dışarı vurmayı tercih ediyor. Bizim gibilere Akdeniz insanı diyorlar hem rekabeti seviyoruz hem de ne kadar hırslı ve istekli olduğumuzu göstermeyi seviyoruz. Sadece İtalyanlar, İspanyollar, Portekizliler mi agresif İngiltere doğumlu Norveç vatandaşı  Haaland sizce hırslı değil mi? Tabi ki bazı genellemeler var ancak rekabet kelimesi bizim ülkemizde maalesef farklı alanlara doğru kaymaya başladı. Kazanmak için her yolun mübah sayılabileceği, süreçten çok sonuçların konuşulduğu bir duruma geldik. İçinde saygı barındırmayan bir rekabet, spor ahlakı ile bağdaştırılamaz. Spor bir savaş değildir, spor bir kişinin bir kulübün ya da bir ülkenin bağımsızlık mücadelesi değildir. Spor, kan davası ya da namus kavgası değildir. Sporda insanlar, takımlar kurallar içinde mücadele eder kazanır ya da kaybeder. Bu galibiyetlere, mağlubiyetlere daha farklı anlamlar yüklemek son derece tehlikeli bir yaklaşım olur.

Sporda, kendi takım arkadaşına, rakibe, kendi teknik kadrona, rakip teknik ekibe, kendi yöneticine, rakip yöneticiye, kendi taraftarına, rakip taraftara, hakemlere saygı mecburidir. Kazanırken de kaybederken de yapmış olduğunuz davranışlar sizin karakterinizi gösterir. Kazanan takım özellikle deplasmandaysa daha olgun ve sakin sevinmeli, yenilen takım üzüntüsünü şiddete çevirmeden yaşamalı. Bu konular ile ilgili çok küçük yaşlardan itibaren spor ahlakı eğitimi verilmeli. Basketbolda fark çok fazla olduğunda ve averaj ile ilgili bir hesap yoksa son saniyelerin oynanmadığını görüyoruz, çoğu maç genellikle tokalaşma ile bitiyor. Her branşın içinde yazılı olmayan saygı kuralları var ve bunlar bir sonraki jenerasyona sağlıklı bir yol ile iletilmeli diye düşünüyorum.

Futbolda rakibe 4-5 gol attıktan sonra durmak mı gerekir, atmadan pas yapmak daha büyük bir saygısızlık mı diye her zaman tartışılır. Gol atmak saygısızlık değildir, saygısızlık goller sonrası galibiyet sonrası yapılan davranışlar ile ilgili bir durumdur. Beşiktaş, Adanademirspor’a 10 gol atmıştı ve yıllar sonra bir gazeteci Gordon Milne’nin ‘’düşmüş bir takıma 3’ten fazla atılmayacağını gençlere anlatamıyorsun’’ dediğini iddia etmişti. Eğer bu maçın 89/90 sezonunun 6.haftasında oynandığını bilmiyor olsak bu yalana inanırdık.

Göstermelik fair play hikayelerinden sıkıldık. Topu taça atıyorsun, o da sana atıyor herkes alkışlıyor falan tam bir çadır tiyatrosu. Gerçekten saygı gösterdiğini kanıtlamak istiyorsan maçın en kritik anında skoru düşünmeksizin sporcu sağlığı ile ilgili bir jest yaparsın ben o zaman senin samimiyetine inanırım.