KÖY TİYATROSU – ŞEHİR TİYATROSU!
Kuruluşunun 100.yılına azimle ilerleyen toprağımızın ilk kurumsal köy tiyatrosu olan “Bademler Köy Tiyatrosu”, “Ölüm ve Kız” oyununu ikinci kez ve yine dopdolu bir salonda sahneledi.
Bu yazımda, köy tiyatrolarından şehir tiyatrolarına uzanan, oradan omuz omuza, birlikte toprağımıza yayılan bir “tiyatro devriminden” söz açacağım.
Şehrin içine sıkışmayan ve toprağın her köşesine yayılan şehir tiyatroları ile köye bağımlı kalmayan ve yine aynı toprağa açılan köy tiyatrolarının kucaklaşmasından söz ediyoruz. Bu birliktelik nasıl sağlanacak?.. (Devlet Tiyatroları gerçeğini bir rejim meselesi olarak ele aldığım için denkleme dahil etmiyorum)
Bademler Köy Tiyatrosu ile İzmir Şehir Tiyatrosu’nu adım adım inceleyelim..
BADEMLER KÖY TİYATROSU
Kuruluşunun 100.yılına azimle ilerleyen toprağımızın ilk kurumsal köy tiyatrosu olan “Bademler Köy Tiyatrosu”, “Ölüm ve Kız” oyununu ikinci kez ve yine dopdolu bir salonda sahneledi. Yeni göreve başlayan değişimci Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan da konuktu. Oyunun haberlerini izlerken, köy tiyatroları – şehir tiyatrosu gerçeği veya ütopyası ile sımsıkı kucaklaşarak, toprağımıza kök saldığını hayal ettim.
Son yıllarda İzmir ve Ege’nin köylerinde yaygınlaşan tiyatro topluluklarını ve onların yolunu açan Bademler Köy Tiyatrosu’nu, yönetmenini ve oyuncularını ve tüm köy halkını yürekten alkışlıyoruz..
“Ölüm ve Kız” oyununu Ariel Dorfman yazdı, Bademler’de ise usta tiyatro emektarı Haluk Işık oyunu yönetti. Yönetmen yardımcıları Aslıhan Şenkul ve Bahar Burcu Bulut idi. Başarılı oyuncular Günışığı Yücel, Remzi Yaradan ve Emrah Kurtoğlu eseri yaşattılar.
Haluk Işık, toprağımızda nerede bir tiyatro heyecanı varsa oraya koşup, oyunlardan oyunlara, nice sanatçıyla birlikte güzel yapıtlar sergilemekte..
Tüm hayatında tiyatroyu; yazar, yönetmen ve düşünür olarak yaşatmış ve başarıdan başarıya koşmuş bir emekçi olarak Haluk Işık’ın 90.yaşını kutlayan Bademler Köy Tiyatrosu’nda ve toprağımızın nice köşelerinde tiyatro ateşini yakarken bunu nasıl başardığının psikolojik alt yapısını onun satırlarından okuyalım:
“.. Ben umutsuzluğa, yorgunluğa ya da nasıl olacak bu işler belirsizliğinin ve de beklentisinin kara bulutlarına girdiğimde… Uzaklara giderim.
Oyunlarımı sahneleyen güzel insanların kentlerine, sahnelerine, köyümdeki bir evin küçük odasından ulaşırım..
Ayvalık’tır mesela bu yılın durağı, Zonguldak’tır, Ankara’dır, Mersin’dir, nicesidir, gittikleri turnelerle uğradıkları kentler ve sahnelerdir.
Yorgunluğum geçiverir onları düşünürken. Boşuna olmadığını kanıtlayan emeğimle sevinirim ve tedirgin olurum yazdıklarım izleyenleri hoşnut kıldı mı, kılacak mı diye.
Ve yeniden, yeniden, yeniden tiyatroya teşekkür ederim.
İşim, aşım, mesleğim ve 40 yılı aşkındır meselem olduğu için.
Birden geçiverir yorgunluğum ve işe koyulurum:
“Şimdi sırada ne var?” diyerek.
Masam yanıt verir onca kalabalığıyla:
“Hangisinden başlayayım?”
Uzaklarda yazdıklarımla hayatı üretip, sahneden çoğaltan tüm emekçi yoldaşlarıma selam olsun! Kalbim hepsinin yanında…’
Tiyatroda yazar, yönetmen ve dramaturg çok önemlidir.. Bu konudaki tartışmalar kenarda dursun, biz tiyatronun yaratılmasında daima emek vemiş Haluk Işık üzerinde duruyoruz..
Haluk Işık, 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okudu. Günümüzde Yeryüzü Sahnesi ve ve nice tiyatro guruplarında Genel Sanat Yönetmeni olarak emek verdi.
Özgeçmişinde İzmir Devlet Tiyatrosu’nda dramaturg olarak çalıştığı yazmakta. TRT İzmir Radyosu’nda çalıştı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde ve Karşıyaka Belediyesi’nde üst düzey sanat yönetmeni olarak yıllarca emek verdi. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalıştı. Medyada sanat yazarlığı yaptı. Sahne emeği bilincinde ve yazarlık emeği kaleminde hiç tükenmedi, yorulmadı ve bitmedi. Halen devam etmekte..
BADEMLER KÖY TİYATROSU
Türkiye’de devrimlerin ilerlediği ve okuma-yazma seferberliğinin yeni başladığı yıllarda, Bademler’de hem de köy meydanında, ilkokul çocuklarının yoğun provaları sonrasında Aka Gündüz’ün ‘Yarım Osman’ oyunu sahnelendi. Yıl 1933, köylü çocukların sahnelediği bu oyunu izleyenler de sadece köy halkıydı.
Bugün, ilk oyuncularından sadece birinin hayatta kaldığı 90 yıllık Bademler Köy Tiyatrosu’nun hikayesi, buraya 1928 yılında atanan Mustafa Anarat adında bir köy öğretmeninin fitili ateşlemesiyle başladı. Sadece çocuklar için değil köy halkı için de yeni bir sayfa açıldı: “Tüm dünya bir sahnedir” sözü daha sonra anlaşılacaktı.
Bademler Köyü Kültür Sanat Derneği Başkanı olan tiyatronun oyuncularından da olan Ahmet Cengiz’e köyde başlanan ilk oyunun hikayesini, yani öğretmen Mustafa Anarat’ın tiyatroya köyde nasıl başladığını sorulunca şunları anlatmıştır:
“Hocamız, buraya 1928’de gelmiş. 1933 yılında da ilkokul öğrencilerine ilk olarak, Aka Gündüz’ün “Yarım Osman” oyununu oynatmış. İlk oyunu sahneleyen çocuklar tiyatroyu çok sevmişler ve devam etmişler… Mustafa Anarat, köyde bizim (Alevi-Tahtacı) çok eski geleneklerimizden biri olan, sünnet düğünü öncesi, ‘Keçi Gezdirme’ adedimiz var. Hala devam eder. Seyirlik oyun deriz bunlara. Mustafa hoca bunu fark ediyor ilk başta.
Sonra, ‘bu bildiğimiz seyirlik tiyatro oyunu’ demiş yanındaki köylülere. ‘Burada tiyatro yapılır’ demiş. Kısa bir süre sonra çocuklarla bir araya gelerek onlara tiyatroyu anlatmış. Ardından, ‘Yarım Osman’ oyununu sahneliyorlar. Katılımlar artarak bugüne gelmiş. Tiyatro binası olmadığı için, ilk zamanlarda köy meydanında, okulda, depoda oyunlarını sergilemişler. Bugün hala büyük bir tutku olarak devam ediyor.”
İZMIR ŞEHİR TİYATROLARI
Yazımın başında yayınladığım arşivimdeki bir fotoğrafa göre, 1936 yılı İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açıldığı ilk dönemde Kültürpark arazisi içinde bir “İstanbul Şehir Tiyatrosu” binası görülmektedir.
Yani Osmanlı döneminde Petit Paris (Küçük Paris) diye anılan ve Avrupalıların yoğun mekansal ve sanatsal tiyatro faaliyetlerine sahne olan İzmir’de; Cumhuriyet döneminde tiyatro aşkı ve eylemi, 1936 yılında “İstanbul Şehir Tiyatrosu”nun İzmir’e, hem de kendine özel bir bina şeklinde intikal etmesiyle belgelenmektedir.
1945’te kurulan İzmir Şehir Tiyatrosu’nun kurucusu büyük Türk tiyatro sanatçısı merhum Avni Dilligil, günümüzdeki yeniden kurucusu ise tiyatro emektarı Yücel Erten’dir.
1944 yılında Avni Dilligil’in fuarda temsiller vermek için turneye geldiği İzmir’de, Belediye Başkanlığına öneride bulunmasıyla Şehir Tiyatrosu’nun ilk adımı atılmıştır. Dönemin İzmir Belediye Başkanı Reşat Leblebicioğlu’nun çabalarıyla 1945’de Belediye Meclisi’nden çıkan kararla resmi olarak kurulmuş ve 1946 yılında Avni Dilligil yönetmenliğinde August Strindberg’in “Suçlu mu?” oyunu ile 28 Şubat 1946’da Kültürpark Sergi Sarayı’nda perdelerini açmıştır.
Ne yazık ki, İzmir Şehir Tiyatrosu, kapatılacağı 1950 yılına kadar birçok oyun sahnelemiş ve her sezon çocuk tiyatrosu oyunlarıyla seyircisi ile buluşmuştur. Yaz aylarında Fuar Temsilleri vermiş ayrıca pek çok şehre ve İzmir’in ilçelerine turneler düzenlemiştir.
Şehir Tiyatrosu, 19 Aralık 1948 tarihinde çıkan yangınla Kültürpark’taki sahnesinin kullanılamaz hale gelmesi ile bugün Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi olarak kullanılan, o zamanki Halkevi Sahnesi’nde oyunlarını sürdürmüştür.
İzmir Şehir Tiyatrosu, uzun süre ekipteki iç çekişmelerle yıpranmış, söz verildiği halde kendisine ait bir sahneye kavuşamamış ve belediye yönetiminin Demokrat Parti’ye geçmesiyle 10 Ekim 1950 tarihinde alınan bir kararla kapatılmıştır.