Kupanın Adı Süper Geride Bıraktıkları İse…
FB ve GS kulüplerinin, ezeli rekabet gibi bir kavramı kullanma hakları ortadan kalkmıştır. Artık kendi duruşlarının mutlak surette doğru olduğunu düşünenlerin, ortak bir paydada rekabet edebilme ihtimalleri kalmamıştır!
Futbol, bu topraklarda uzun bir süredir rahat bir soluklanma alanı olma vasfını ne yazık ki yitirdi. Ülkenin en köklü iki kulübünün başkanlar düzeyindeki atışmaları ile başlayan ve ardından olmayan futbol federasyonu yönetiminin katkıları ile arşa yükselen komplo hikayeleri sonrasında nur topu gibi bir süper kupa polemiğimiz oldu. Söz konusu kupa polemiği önce Suudi Arabistan’da ardından da Şanlıurfa’da futbolun değil kişisel yaklaşımların öne çıkarılması ile ülkenin futbol tarihinin yaralanmasına yol açıverdi. Aslında 7 Nisan 2024 tarihinin bundan sonra ülkenin futbol tarihi açısından şöyle sıkıntılı bir anlayışa karşılık gelmesi gibi bir durumla karşı karşıya bırakılmış olduk. Bundan sonra ülkenin futboluna ve sporuna damga vurduğunu iddia eden Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin, ezeli rekabet gibi bir kavramı kullanma hakları ortadan kalkmıştır. Artık kendi duruşlarının mutlak surette doğru olduğunu düşünenlerin, ortak bir paydada rekabet edebilme ihtimalleri kalmamıştır!
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ve yönetim kurulu üyeleri almış oldukları karar ile haklı olduklarını düşündükleri bir anlayışı hem Türkiye Futbol Federasyonuna hem de rakipleri Galatasaray’a kabul ettirmeyi denemiş ve bunda istediği sonucu elde edemeyince de U-19 takımını sahadan çekmiştir. Her şeyden önce A takımın değil U-19 takımının maça çıkartılmış olması ve daha en başından maçın yarıda biteceği açıklamasının yapılmış olması durumu sportif rekabet açısından kabul edilebilecek bir yaklaşıma karşılık gelmez. Keşke Fenerbahçe takımı maça çıkmış olsaydı ve maçın sonunda kupayı kaldırmak suretiyle hem TFF yönetimine hem de rakibine yönelik iddialarının yanıtını sahada vermiş olsaydı. Bu halde istediğiniz kadar artık dur demenin zamanı gelmişti ifadelerini kullanın ya da son on beş yıl içerisinde yaşanan gelişmeler üzerinden geçmişle olan hesaplaşmalarınızı temize çekmeyi deneyin, tüm bunların sonlandırılacağı yer ve sonlandırma şekli bu olmamalıydı.
Ülke futbolunun yüzüncü yıla dair anlamlar içeren bir özelliği olan adı süper olarak nitelendirilen kupasının, başına gelenleri de tarih yazacaktır. Tarih için ‘şimdiki geçmiştir’ ifadesi kullanılır bir başka deyişle bugünü nasıl anımsıyorsak öyle tarihleştiririz. Tarih olaylar değil anlayışlarla biçimlendirilmekte olan bir birikime karşılık gelmektedir. Bununla birlikte tarih yalnızca istatistiki kayıtlara da indirgenemez. İçerisinde duyguları, değerleri ve anlamları da barındırmaktadır. Bu yüzden de tarih her zaman kazananın haklı olduğunu belirtmez! Süper Kupa adı altında yaşanan rezaletler silsilesi adeta çekilmeyi bekleyen yeni sezon dizileri gibi bir hikâyeyi bünyesinde barındırmakta. Burada ne isterseniz var; kendi kişisel ikballeri uğruna ülkenin futbolunu/sporunu yok sayanlar mı? Ya da sahte büyüklükler yaratmak suretiyle kendi haklılıkları için hem geçmişi hem de geleceği heba edenler mi? İstemediğiniz kadar figür ile karşı karşıya gelme durumu ile karşılaşabileceğinizi rahatlıkla söyleyebiliriz.
Futbolu ve onun etrafından dönen güzellikleri el birliğiyle yok eden zihniyetler sayesinde kültürel mirasımız olan iki büyük kulübümüzün tarihsel geçmişini de susturmayı başardık! Devir daha fazla rakibini ötekileştirmek suretiyle kendisini taraftarları nezdinde haklı olduğunu göstermek isteyen yöneticilerin devridir artık. Fakat bütün bu olumsuzlukları normalleştiren yönetici tayfası, kendilerinin de tarihin tozlu sayfalarında bir gün yer alacaklarını unutmuşa benziyorlar. Zaman geçecek ve geriye aslında nasıl bir iz bıraktığınız kalacak. İşte o noktada sizin payınızı ne sahip olduğunuz şeyler ne de söyledikleriniz belirleyecek. Nasıl bir duruş ortaya koyduğunuz kadar o duruşunuzla karşınızdakilere de nasıl davrandığınız kısacası şu gelip geçici dünyada nasıl izler bırakabildiğiniz belirleyici olacaktır. Görünen o ki anlı şanlı kulüplerimizin yöneticileri kültürel çeşitlilik ve hoşgörü noktasında daha en başta sınıfta kalacaklar.
Hatıralar aslında hafızamıza yapılan birer kayıttan ibarettir. Bugün sahip olduğumuz duygu ve düşünce haritalarımız da hafızamıza kaydettiğimiz bilgi ve duyarlıklardan başka bir şey değildir.