Mekanın Cennet Olsun Büyük Karşıyakalı SÜREYYA İPLİKÇİ!

Beyler, bayrak bir ülkenin namusudur, şerefidir. Kral Konstantin bir hata yapmıştır...

O kadar kolay mı kahraman olmak diyenler olabilir. Ama hatırlamak da bir kahramanlıktır bazen…  Bir kültürü, bir bilgiyi kuşaktan kuşağa aktarmak bizi biz yapar çünkü. Gelelim Konumuza... ” İplikçizade Ailesi” Kaf Sin Kaf’ın onurlu geçmişinde derin izleri olan, Karşıyaka’ya unutulmaz hizmetlerde bulunan bir aile. KSK’nin kurucu başkanı Kadızade Zühtü Bey ile akrabalık bağları bulunan, onunla el ele, omuz omuza vererek kulübün ilk kurucuları arasında yer alan İplikçizadelerin büyük oğlu Süreyya Bey, 13 Mart 1895’de Karşıyaka yalısındaki köşkte yaşama "Merhaba" dedi… İzmir’in emperyalist güçler tarafından işgale uğradığı günlerdir... İşgalcilerin Kralı Konstantin, generallerine Yunan ordularını yönetip denetleyeceği, kendisinin de konaklayabileceği güvenli bir yer bulunmasını emreder... Yunan generalleri gerekli araştırmayı yapar, en uygun ve en güvenli binanın İplikçi ailesine ait Karşıyaka yalısındaki köşkü olduğuna karar verir... Yunan Yüksek Komiseri Aristidis Stergiadis, bütün masraflarını karşılamak kaydıyla köşkün kendilerine kiralanmasını ister... Kardeşi Sadi Bey ile bu köşkte yaşayan Süreyya İplikçi, köşkü vermemek için uzun süre direnir. Ama köşke zorla el konulmasına engel olamaz. Bu isyankâr tavrı nedeniyle de arkadaşlarıyla birlikte idam edilmek üzere Yunanistan'a sürgüne gönderilir... Kral Konstantin, eşi Sophie’yi yanına alarak 30 Mayıs 1921'de, İplikçizade Köşkü'ne yerleşir... Kral Konstantin köşke girerken, tarihten izleri hiçbir zaman silinmeyecek bir insanlık ayıbına imza atar. Köşkün girişindeki mermerin üzerine işgalci askerler tarafından Türk Bayrağı serilmiştir. Konstantin bayrağımızı çiğneyerek köşke adım atar... Kralın yaptığı bu densizlik, İplikçizade Ailesi ve Karşıyakalılar için çok büyük bir üzüntü ve nefret kaynağı olur... İzmir'in kurtuluşundan sonra Gazi Mustafa Kemal ilk üç gününü bu köşkte geçirir... Gazi Paşa köşke girerken, kendisini karşılamaya gelenler köşkün mermerlerinin üzerine bir Yunan Bayrağı serer... Artık intikam vakti gelmiştir. Gazi Paşa'dan bayrağı çiğneyerek içeri girmesini isterler. Gazi Mustafa Kemal kaşlarını çatar, hafifçe gülümseyerek "Beyler, bayrak bir ülkenin namusudur, şerefidir. Kral Konstantin bir hata yapmıştır, ancak ben o hatayı yapmam" diyerek, Yunan Bayrağı'nın yerden kaldırılmasını ister. Tarihe bir ders daha not düşülür... Süreyya Bey, İzmir'in kurtuluşundan sonra idam edilmek üzere gönderildiği Atina’dan Gazi Paşa'nın emriyle, 20 Eylül 1922’de Karşıyaka’sına geri döner... İş hayatına İstanbul'da devam eder, yıllarca İETT'de çeşitli görevlerde bulunur ve 62 yaşında İstanbul'da vefat eder… Naaşı kardeşi Sadi İplikçi ve kızı Masume Muşkara tarafından Karşıyaka’ya getirilir, 27 Nisan 1957’de Soğukkuyu Mezarlığı'ndaki aile mezarlığına defnedilir… Biz Karşıyakalılara da bu öyküyü kuşaktan kuşağa aktarmak düşer…