Mevlan Düzyatan: “ Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri!
Mevlan Düzyatan: “ Karşıyaka'nın Yaşayan Efsaneleri!
“Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri” köşesinin konuğu ömrünün neredeyse yarısını yeşil kırmızı renkler için çalışmaya adayan, Karşıyaka Spor Kulübü yönetimlerinde çeşitli görevlerde bulunan Mevlan Düzyatan…
Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete ulaştığı 10 Kasım 1938’de İzmir’de dünyaya gelen Mevlan Düzyatan, ilkokul eğitimini Bayraklı’da tamamladıktan sonra Karşıyaka'ya adım attı. Ortaokul ve liseyi kentin en köklü eğitim yuvası Karşıyaka Lisesi’nde tamamlayan, ardından İktisadi ve Ticari İlimler Akademesi’nde eğitim alan Düzyatan, Karşıyaka sevgisinin ortaokul, lise yıllarında başladığını belirtti. Aynı zamanda ünlü oyuncu ve Karşıyaka taraftarı engin Altan Düzyatan’ın babası olan Mevlan Düzyatan çocuklarının da koyu birer Karşıyakalı olduğunu söyledi.
“KULÜPLE HEP İÇ İÇEYDİM”
Askerlik dışında Karşıyaka’dan hiç uzun süre ayrı kalmadığını dile getiren Düzyatan, Karşıyaka Spor Kulübü’nde yerine getirdiği görevler hakkında ise şöyle konuştu: “Sevgiyle başladığım Karşıyaka Spor Kulübü’nde yaklaşık 11 ayrı başkanla yönetim kurulunda bulundum, 30 yıla yakın bir görev sürem var. Göreve 1975 yılında Bedii Tuaç ile başladım; Pertev Molay, Çetin Taşkıngenç, İbrahim Koç, Hasan Denizkurdu, Önder Baysoy, Coşkun Süer, Özer Kırca ile görev yaptım; Cenk Karace, İskender Mesudiyeli, Ünal Kamalı ile de yönetim kurulunda olmadan dışarıdan birlikte çalıştık. 1975’den 2005’e kadar kulüp ile iç içe oldum, mali işlerden ikinci başkanlığı; genel sekreterlikten her türlü işe Karşıyaka için elimden geleni yaptım.”
Mevlan Düzyatan Karşıyakalı olmanın benzersiz ve tarifsiz bir duygu olduğunu belirterek, “Benim Karşıyaka’ya olan bağlılığım aileme de yansıdı, çocuklarım koyu birer Karşıyaka taraftarı oldu. Karşıyakalılık pek anlatılabilecek bir şey değil, bunu anlamak için Karşıyakalı olmak gerek. Hani 35.5 Karşıyaka diyoruz ya aslında biz bunu söylerken İzmir’in yarısının Karşıyakalı olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. İnsanlar bize buçuk Karşıyakalı diyor ama esas meselenin farkında değiller” diye konuştu.
“BAMBAŞKA BİR SEVGİ TÜRÜ”
Kulüpte aldığı görevleri yaparken büyük bir mutluluk duyduğunu vurgulayan Düzyatan, “Ben sürekli iç içe olduğum için aldığım görevler benim için önemli olmadı yani kulüp için bir şeyler yapmak, çaba göstermek, arkadaşlarımla birlikte olmaktan her zaman zevk aldım. Görevlerimi bir görev olarak değil de sevdiğim kulübüme bir şeyler katabilmek olarak gördüm. Hayatta kalabildiğim müddetçe de elimden geleni yapmak isterim. Anlatılması güç bazı şeyler vardır, yaşamak lazım; benim de Karşıyaka’ya olan bağlılığım tam olarak bu şekilde. Bazı deplasmana giderdik, Ankara’dan Aksaray’a kadar benzin tankerlerinin üstünde yolculuk yapan Karşıyakalılar tanıyorum. Karşıyaka’nın özü apayrı, bambaşka bir şey, sevginin değişik bir türü” dedi.
ÇOCUKLARIMDA KSK SEVDALISI
Çocuklarının kendisinin sahip olduğu Karşıyaka sevgisinden etkilendiğini ve onların da birere Karşıyaka taraftarı olduğunu belirten Düzyatan; “Ben neredeyse evde hiç oturmuyordum; sürekli kulüple ilgili işleri hallediyor, maçlara gidiyordum. Çocuklarım benden ayrılmazdı, büyük oğlum ve küçük oğlum arasında 12 yaş var. Küçük olan ağabeyinin yanından ayrılmazdı, gelirlerdi benle maçı izlerlerdi. Büyük oğlum hep diğerlerine bağırıp çağırmak isterdi, Altan’ı da şeref tribününün önüne oturturlardı; Altan orada öyle otururdu. Altan’a bu Karşıyaka hastalığı oradan geldi. Evde bir süre sonra kulüpten başka bir şey konuşulmaz olmuştu. Yani aslında ben çocuklarıma Karşıyaka sevgisini aşılamadım, onlar kendileri görerek aldı.”
Düzyatan; “Herkesin benliğine işlemiş bazı takımlar, o takımların da bazı karşılaşmaları vardır. Bir gün Karşıyaka’nın peşinde Uşak’a gitmiştik, sahada Cengiz Kocatoros ile beraberdik. Bir futbolcumuz sakatlandı, bize de taş attıkları için kulübeden çıkamıyoruz, Cengiz bana ‘Ağabey hiç aldırma bunlar taş atar, bağırır çağırır, duymamazlıktan gel’ dedi. Bunu hiç unutmam sakatlanan futbolcumuzun yanına gittiğim için bunları yaşamıştım. Ama taraftar olmanın güzel yanları daha ağır basıyor, beraber olmak, birlik olmak çok güzel bir duygu. Bu zevki yaşayınca insan vazgeçemiyor zaten. Bir gün de Ankara’ya maça gidiyorduk; şampiyonluk için Afyon ile karşılaşmıştık. Afyon düşme hattındaydı, maçı kaybederse ligden düşecekti. Biz gol attık ama Afyonlu taraftar umudunu hiç kaybetmedi, enerjisini de. O gün herkesin kendi takımını en büyük olarak gördüğünü bir kez daha anlamış oldum.”
“BİRLİĞİMİZİ GELECEĞE TAŞIMALIYIZ”
Karşıyaka’nın yükselmesi ve ilerlemesi için birlik olmak gerektiğini vurgulayan Düzyatan, “Karşıyakalılar her şeyi birbirini gözünden anlar, birbirlerini bakışlarından tanır ve hisseder. Karşıyakalı olmak işte böyle bir duygu. Herkes Karşıyaka’ya olan o sevginin etrafında birleşir. Bu birlikteliği geleceğe taşımamız gerektiğini düşünüyorum, birbirimizi sevelim ve birbirimizden kopmayalım. Türkiye’nin neresinde olursa olsun Karşıyaka birlikteliği her zaman devam etsin. Daha iyi yerlere de bu şekilde geleceğiz” dedi.
İzlem Arıgümüş