Ülken Durak; “Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri!”
Ülken Durak; “Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri!”
“Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri” köşesinin konuğu futbolculuğuyla hafızalara kazınan Ülken Durak…
Karşıyaka’ya olan bağlılığını dile getiren Durak, “Stadın yanında doğmuş büyümüş, Karşıyaka’nın çarşısında olgunlaşmış bir Karşıyaka çocuğu olarak bu sevdanın benim için bambaşka bir duygu olduğunu söyleyebilirim” dedi.
Almanya’da dünyaya gelen ve 3 yaşından bu yana Karşıyaka’da yaşayan Ülken Durak, futbola küçük yaşlarda Karşıyaka Spor Kulübü çatısı altında başladığını bildirdi. Hayatının Karşıyaka olduğunu vurgulayan Durak futbolculuk serüveninin başlangıcı hakkında şu bilgileri verdi: “3 yaşımdan bu yana Karşıyaka’da yaşıyorum, Allah canımı da Karşıyaka’da alsın zaten. Yunusların oradaki bir evde büyüdüm, orada duvardan atlayıp kulübe gider, antrenmanları izlerdim. Ben böyle gidip gelirken Mustafa Hoca beni gördü ve takıma almak istedi ama benim yaşım tutmuyordu. ‘Sen gel yaşı boş ver dedi.’ Böylelikle Karşıyaka’daki futbol serüvenim başladı. O zamandan bu zaman ada benim içim dışım Karşıyaka’dır. 2-3 kere de Karşıyaka’da hocalık yapmak kısmet oldu, Cihat Hoca’nın yardımcısıydım, Hüseyin Hamamcı’nın da yardımcılığını yaptım. Yani hayatımız Karşıyaka, çok seviyoruz Kaf Sin Kaf’ı.”
“KULÜP RUHU FARKLIYDI”
Kendi döneminde Karşıyaka Spor Kulübü’nde inanılmaz bir dayanışma ve bağlılık olduğunu dile getiren Durak şunları kaydetti: “Benim futbolculuk dönemimde kulüp daha farklıydı çünkü sistem değişikti. Örneğin; o zamanlar arkadaşlıklarımız, dostluklarımız, birbirimize ve kulübümüze olan bağlılığımız gerçekten çok farklıydı. Herkes hemen hemen aynı ücretleri alırdı ama amatör ruhluyduk. Mesela bir milyona anlaştıysak 300 binini alır gerisini kulüp ne zaman verirse o zaman alırdık, vermezlerse de bir şey diyemezdik. Ama şimdi bu sistem daha farklı insanlar federasyona veriyor, kulüpler sıkıntılı duruma düşebiliyor. Bizim dönemimizde takım ruhu daha farklıydı, seyirci daha fazlaydı ve başarı vardı.”
TARAFTAR OTOBÜSÜ İPLE ÇEKTİ
Karşıyaka taraftarının da kulübüne derin duygularla bağlı bir taraftar grubu olduğunu aktaran Durak, bu konu hakkında anısını paylaştığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “1986-1987 sezonundaki şampiyonluğumuzu hiç unutamam. Yaklaşık 50-60 belki de 100 bin kişi bizi stadın önünden karşılayıp, Alaybey girişinden kulübe kadar bizi otobüsle iple çekmişlerdi. Yani o zamanlar öyle bir heyecan, öyle bir coşku vardı. Gerçekten çok güzel günler yaşadık, güzel maçlara çıktık. Küme düştüğümüz de oldu ama ertesi sene çıkmasını bildik, güzel galibiyetlere imza attık. Ama ne olursa olsun kulübümüzü bırakmadık, bırakmayı düşünmedik bile. Gerçekten çok güzeldi, şu an bile hatırladıkça gerçekten duygulanıyorum.”
FENERBAHÇE’YE TRANSFER OLDUM
Karşıyaka’dan Fenerbahçe’ye giden bir futbolcu olma özelliği taşıyan Durak transfer süreci hakkında bilgi verdi. İlk seferinde Karşıyaka’dan gidemediğini bir gecede çeşitli olayların yaşandığını belirten Durak, “O zamanların parasıyla benim yaklaşık bir milyar 200 bin lira bonservis ücretim vardı, bir yere gitme ihtimalim pek yoktu. Ben de başka bir yere gitmek istemiyordum ama süreç farklı gelişti. Fenerbahçe’ye gideceğimi söyledim ama bonservis ücretim yüksek olduğu için kimse gidebileceğimi düşünmedi. Akşam televizyonda beni görünce onlar da üzüldü. İşin ilginç yanı o akşam eşyalarımı almak için Karşıyaka’ya döndüm. Hatta Fenerbahçe’nin başkanı Metin Aşık ‘Sen Fethiye’ye tatiline git, döndüğünde resmi imzayı attıktan sonra eşyalarını toparlarsın’ dedi. Kabul etmedim, hem eşyalarımı toplamak hem de ailemi görmek istedim. Sonra eve geçerken kulübe uğradım, orada da bir yemek vardı. Sonra İskender Mesudiyeli beni yukarı çekti, Karşıyaka’da kalmamı istediğini söyledi. Bir yanım kalmak istiyordu ama Fenerbahçe ile de anlaşmıştım. O ara Trabzonspor da gelmişti, Fenerbahçe’yle resmi bir imzam olmadığı için onlar da beni almaya çalışıyordu. Ama tüm bu olayların sonucunda ben Karşıyaka’da kaldım, ne Fener’e ne de Trabzonspor’a gidemedim. O seneyi de Karşıyaka’da tamamladım ama sonra Fenerbahçe’ye transfer oldum” dedi.
ANTRENÖRLÜK DÖNEMİM
Aktif futbol yaşamının ardından antrenörlüğe başlayan Durak, birkaç kez Karşıyaka’da da çalıştığını belirterek, “Hiçbir takımda jübile yapmadım o zamanlar bu gelenek vardı ama ben yapmak istemedim. Sırasıyla; Karşıyaka, Fenerbahçe, Trabzonspor, Balıkesir, Eskişehir ve Hatay’da oynadım. Sonrasında da futbol yaşamım sona erdi. İki, üç yıllık bir aradan sonra antrenörlüğe başladım. Karşıyaka’da Cihat Hoca ile başladım sonra Başakşehir’e gittik, orayı şampiyon yaptık. Oradan ayrıldık Urfa’ya gittik, Urfa’dan Akhisar’a gelip sonra yeniden Karşıyaka’ya döndük. Bu şekilde de bir antrenörlük maceramız oldu. Futbolda başarılı olmanın bazı hassas noktaları vardır. Bana göre ilk önce sezon başında iyi bir transfer yapmak ve transfer olayını bitirmek gerekiyor. Oyuncuların birbiriyle uyumlu, birbirlerinin açıklarını kapatabiliyor olması lazım. Bunun yanı sıra maddi zorluk da çekmiyor olmak lazım. Bunlar olursa başarılı olunabilir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“BURASI KUTSAL TOPRAKLAR”
Karşıyaka’nın, yeşil kırmızılı armanın kendisi için çok önemli olduğunu vurgulayan Durak, Kaf Sin Kaf’a olan bağlılığını şu sözlerle özetledi: “Karşıyaka için bir sevda derler ya gerçekten öyle. Karşıyaka çok büyük bir aşk, sevda ve tutku. Biz Karşıyaka’sız yapamayız, Karşıyaka denildiğinde bile benim tüylerim diken diken oluyor. Kendimi doğma büyüme Karşıyakalı olarak görüyorum, Almanya’yı hiç saymıyorum bile; benim kütüğümde Karşıyaka var. Stadın yanında doğmuş büyümüş, Karşıyaka’nın çarşısında olgunlaşmış bir Karşıyaka çocuğu olarak bu sevdanın benim için bambaşka bir duygu olduğunu söyleyebilirim. Bir dönem Alaybey’den Karşıyaka’ya girerken üzerinde ‘Kutsal topraklara hoş geldiniz’ diye bir yazı vardı. Bizim için de gerçekten öyle bir yer, anlatılması çok zor ama Karşıyaka benim için kutsak topraklar.”