Ünal Tümin; “Hiçbir Takım Hocasız Kalmaz!”

Ünal Tümin; "Hiçbir Takım Hocasız Kalmaz!"

Vay be!

Çin’den gelen Korona virüsü “sağlık, siyaset ve ekonomide” kullandığımız deyimler ile atasözlerimizi yeni kalıplara sokup karşımıza çıkardılar! Örneğin “Ölüm geldi cihane, baş ağrısı bahane” atasözünün korona ile anılması gibi.. Ekonominin kitabını yazanlar(!)da boş durur mu? Ülkemizde korondan fazla tahribat yapan düzenin köküne “kibrit suyu ekmek!” için “Faiz sebep, enflasyon sonuç” dediler!

Tamam; “Faizler sebep” ise, sonuç ne oldu?

Sevgili okurlarım, eşimle birlikte sağlık ocağına giderek 5’inci aşımızı olduk. Kuyrukta sıramızı beklerken emekli hanım ve beyler korona kadar, zamları, hayat pahalılığını, açlık ve fukaralık sınırında olduklarını yana yakıla anlatıyorlardı. Emeklilik hayalleri kuran emekli bir çift şöyle diyordu; ”Emekli olunca gezemediğimiz yerleri gezip, görecektik. Şimdi nerede, ne ucuz? diye market market geziyoruz!”

Sanırım emekliler için de durum bir aşağı, bir yukarı bu!

* * *

Yeni yıla girerken “Siyaseti bırak, futbola bak!” diye başlık atmıştım. An itibariyle değişen bir şey yok! Korona ile mücadelede  PCR testleri yap-boz tahtasına döndü.

Peki, futbolumuz ne durumda? Başta 3 büyükler hocasız kaldı! Ardından pansuman niteliğinde tedbirler alındı. Futbolun ilk oynandığı, ilk gollerin atıldığı İzmir’de durum pek faklı değil; İşte Altay ve Göztepe’mizin alt sıralardaki inişli-çıkışlı hali!

TÜFAD İzmir Şube Başkanı Dr. Şaban Acarbay ile futbolun patronlar Derneği olarak bilinen TÜRFAD’ ın şube başkanı Bahri Vreskala ile temasa geçip son durumu görüştük.

Yakında yurtdışına gidecek olan dostum Bahri Vreskala’ya Süper ligin ilk yarısında oynanan maçlar, alınan puanlar, kaybedilen prestijlere göre;  Ne umduk, ne bulduk? dedim işte cevabı: “Ne acıdır ki, Altay ve Göztepe’miz 2021-2022 futbol sezonunda an itibariyle  umduklarını bulamadılar. O kadar ki, şu anda aldıkları puanlara göre düşme hattına yakın “görevimiz tehlike” der gibi dolanıyorlar Dileğim odur ki, lig sonunda her iki takımımızın Süper Lig’ de kalmalarıdır. Günümüzde modern spor tesislerine , stadyumlara kavuşan iki takımımıza bu durum hiç yakışmamaktadır.”

Kaybedilen zaman, sarf edilen maddi ve manevi duruma değdi mi? Siz bunu nasıl açıklarsınız?

 Şeklindeki sorumu da Vreskala şöyle cevapladı“Maalesef değmedi! Zira İzmir bunu hak etmiyor. Burada hata, ciddi, uzun vadeli projeleri uygulamayan, başarıyı yabancı futbolcularda arayan, kendi evlatlarına değer vermeyen kulüplerin yöneticilerindedir. Uzun yıllar mücadele ettiğim ama başarılı olamadığım yabancı futbolcu, sporcu sayılarının azaltılmasını önemsemeyen, spor camiası er veya geç bu gerçeği göreceklerdir. İşte o zaman tam anlamıyla futbolumuzdan bahsetmiş olacağız.”

Vreskala 3 Büyüklerin hocasız kalmasına da değinmeden geçemedi;

“Ne diyebilirim ki. Bunun olacağı belli idi. Başarıyı yabancı futbolculara bağlayan teknik direktörler bu  durumları mutlaka yaşarlar ve yaşayacaklardır. Zira Perşembenin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Özellikle de Fatih Terim için! Görevlerde paradan önce ruh, duygu ve forma aşkı gelmelidir. Bir takımda başarı için aynı ruhu ve duyguyu paylaşmak başarının temelidir. Ancak yabancı futbolcularda , teknik direktörlerde bu yoktur. Hiçbir takım Hocasız kalmaz. Örnek Başakşehir’ de başarılı sonuçlar alan Emre Belezoğlu'nu gösterebiliriz. Eğer Fenerbahçe geçen sezon son karşılaşmalarda başarılı sonuçlar alan Emre Belezoğlu’nun yerine başarısız yabancı teknik direktör getirmeseydi, Fatih Terim ve Mustafa Denizli, Sergen Yalçın ve diğer kulüpler yabancılara güvenmeselerdi, kendi evlatlarımızı yetiştirmek yerine kadrolarında hazır futbolculara yer vermeselerdi , futbolumuz bu gün kötü durumda olmazdı. Ayrıca yerli futbolcu ve teknik direktörlerimize şans vermek gerekir. Kısır döngü içinde durmamak lazım.

4. Fatih Terim dönemi böyle mi bitmeliydi?

Bitmemeliydi; ancak, Fatih Hoca bu sonu kendisi hazırladı. Hatırlanacağı üzere yabancı futbolcu sayısındaki anormal  artışlar, Fatih Terimin Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü zamanında TFF Başkanına yaptığı baskılar ile oldu ve bu günlere gelindi. Şimdi ise  kısmen de olsa kendi gençlerimize yöneldi ama iş işten geçti. Atı alan Üsküdar’a geçti diye bir tabir var bu da öyle olduİkinci yarı başladı. Gidenin arkasından ağlamak yerine yerlerine gelenlerle dereyi geçme taktiği mi? Evet bu  durumda yapılan maalesef ‘dereyi geçme günün kurtarma’ taktiğidir. Benim ısrar ettiğim yerli teknik direktör ve futbolcularımıza öncelik verilmesi olayıdır. Bu yapılmaz ise değişen bir şey olma , olmayacaktır.  Başarı sabır planlı projeler ile kazanılır. Bu yapıldığı takdirde gerçek anlamda futbolumuza hizmet edilmiş olur.”

Ali Koç Korona virüsü atlattı, şimdi bu kötü dönemi kurtarmak için uçağa atlayıp Londra ya, Almanya ya gitti. İsmail Kartal takımı başı boş bırakmamak için çalışırken, Koç nasıl bir sonuçla dönüp kongreye ve tribünlere nasıl cevap verecek? Sürprizleri ne olabilir?

Vreskala  bu konuyu da şöyle cevapladı: “Ali Koç’a geçmiş olsun. Ama Ali Koç saygın , beyefendi örnek bir iş ve spor adamı futbolda umduğunu bulamadı. Bunun sebebi de yabancı teknik ve futbolcu hayranlığı, onlara çok fazla önem vermesi ve başarı beklentisi içine girmesidir. Yukarıda değindiğim gibi Fenerbahçe’ye hayatını adamış ‘önce Fenerbahçe sonra bizler’ diyenlerden oluşan bir transfer komitesi kurmalı, alt yapı gençlerine önem vermeli ve yola devam etmelidir. Bu yapıldığı takdirde uzun süreli ve devamlı başarılı sezonlar kendiliğinden gelecektir. Fenerbahçeliler Ali Koç’un kıymetini bilmelidirler. Zira Ali Koç’un şan, şöhret ve reklama ihtiyacı yoktur. Zaten Ülkemiz kendisini tanımaktadır. Ayrıca Ali Koç ‘ kulübüne çok veren ama hiç geri almayan‘ bir Başkan-Yönetici profiline sahiptir. Fenerbahçe camiası bunu böyle bilmelidir. Kendisi açık ve net bir tavırla Genel Kurul Üyelerine ve de taraftarlara çok saygılı davranan bir karaktere sahip örnek bir spor yöneticisidir. Gerçekleri saptırmadan camia ile paylaşması onu farklı kılan bir yönetici, Başkan yapmaktadır. Sürprizden ziyade gerçekleri paylaşacaktır diye düşünüyorum.”

9 Eylül Gazetesi