2020 Avrupa şampiyonasının açılış karşılaşmasında İtalya ile oynadığımız karşılaşmada kötü bir başlangıç yaptık. Öncelikle grup eleme aşamalarından bu yana elimizde son derece iyi bir kadro olduğunu ve çok daha istekli olduğumuzu pek çok kişi gibi ben de belirtmiştim. En büyük sıkıntı kaynağımızın ise kendimize özgü bir futbol anlayışını hâlâ ortaya koyamıyor oluşumuz olduğunu ve teknik direktörümüzün klasik yaklaşımından bir türlü taviz vermemesi olduğunu yazmıştım. Bu karşılaşmada da ne yazık ki yine aynı sıkıntıları hem ilk yarıda hem de ikinci yarıda yaşadık!
İlk yarıda sadece bir atak yapan bir milli takım vardı sahada ve bütün bir kırk beş dakika boyunca defansa yaslanarak, kaleyi savunan bir anlayış içerisinde noktalandı. Defans bloğundan uzaklaştırdığımız bütün toplar adeta duvardan döner gibi geri geliyordu ve hızlı oynayamadığımız için rakip tarafından sürekli olarak kendi sahasına hapsedilme durumunda kalıyorduk. İkinci yarıda oyuna Cengiz Ünder’in girişiyle birlikte daha hızlı bir milli takım izlemeye başladık buna karşın defansif hatalar arka arkaya iki gol getirdi ve oyun İtalya’nın istediği bir hale dönüştü. Karşılaşmanın 79. dakikasında Uğurcan’ın hatasından üçüncü gol geldi.
Sahanın içi kadar sahanın dışını da konuşmak durumundayız çünkü her turnuva öncesinde klasik klişelerin ötesine geçemeyen bir futbol medyasına sahibiz. Yüksek lisans tezimde Türkiye’de futbol fanatizmi ve medya ilişkisini çalıştığımda yıl 1996’ydı ve üzerinden geçen yirmi beş yıl içerisinde ülke futbolunda büyük değişiklikler yaşanmasına karşın ne yazık ki futbol medyasında bir metre mesafe bile alınmadı! Maç günü bazı gazete manşetleri şöyleydi;
‘Roma’yı Yakın Gelin Çocuklar'(Fanatik)
‘Gazanız Mübarek Olsun’, ‘Mamma Li Turchi’ (Fotomaç)
‘Bizim Çocuklar Tarih Yazacak’ (Milliyet)
‘Alın Gelin Şu Kupayı’ (Hürriyet)
‘Roma’yı Yakalım Üç Puanla Başlayalım’, ‘Yakarız Roma’yı da Yakarız Yaparız Bilirsin’ (Sabah)
Futbol medyasının durumunun hiç değişmemesini bir yana bırakacak olursak maçları anlatan spikerlerimizin ise her geçen yıl biraz daha kötülediğini üzülerek söylemek durumundayım. TRT spikerlerinin bu kadar kötü maç anlatmaları mensubu oldukları kuruma hiç ama hiç yakışmıyor. Levent Özçelik gibi yılların deneyimine sahip bir spikerin şu sözleri kullanması şaşırtıcıydı: “Adamlar yarı sahamıza geldiğinde-Bu adama dikkat etmemiz lazım: Insigne- Uğuncanımız oturun yerinize dedi-Merih bu milli takım, bu vatan için çok şey yaptı-Ama top onlarda’. Erdoğan Arıkan ve Levent Özçelik sunumlarında maçta yenilen gol sonrasında çok formda bir takımla oynadığımıza ilişkin vurgularını ısrarla tekrarlamaları, Manchini yönetimindeki İtalya’nın 27 maçtır kaybetmemesine vurguda bulunmaları dikkat çekiciydi.
Bir parantezi de moda haline dönüşen milli takım için yapılan şarkılara açmak lazım. Mustafa Sandal, Derya Uluğ, Eypio, Irmak Arıcı’nın birlikte söyledikleri Bizim Çocuklar şarkısı içerisinde futbolcuların da kullanıldığı bir kliple gündeme geldi. Buna karşın Kıraç’ın haydi isimli şarkısı ise milliyetçilik dozajı son derece yüksek sözlerle yüklüydü. Sözlerde Hepiniz askersiniz, Hepiniz Mehmetsiniz sözleri bu durumu net bir biçimde ortaya koyuyordu.
Futbolu vatan savunması ve orada oynayan futbolcuları asker olarak görme zihniyetimizden bir türlü uzaklaşamadığımız için attığımız başlıklar da kullandığımız kelimeler de hiç değişmiyor. Çok daha iyi bir oyun oynama kapasitesine sahip olmamıza karşın oynadığımız son derece kötü ve anlamsız oyunla açılışı yapmış olduk. Önümüzdeki karşılaşmalarda daha iyi futbol ortaya koyabilmek ve daha kişilikli bir milli takım seyredebilmek dileğiyle.
VEFAT
22 Aralık 2024ÖNE ÇIKAN HABERLER
22 Aralık 2024İZMİR
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024KAF SİN KAF
22 Aralık 2024KARŞIYAKA HABERLERİ
22 Aralık 2024KARŞIYAKA HABERLERİ
22 Aralık 2024