Haluk Işık’ın Eseri Ödüle Doymuyor!
Dramaturg, şair yazar ve tiyatro yönetmeni Haluk Işık’ın büyük şairimiz Nazım Hikmet’in yaşamından yola çıkarak yazdığı, Murat Atak’ın yönettiği ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen “Aslolan Hayattır” adlı oyunu, ödüle doymuyor…
Bugüne kadar; “En İyi Yapım, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın ve Erkek Oyuncu” dallarında ödüllendirilen oyun, son olarak Yeni Tiyatro Dergisi-Anadolu Ödülleri’nde “En İyi Hareket Düzeni ve En İyi Müzikal Oyun” ödülleriyle onurlandırıldı.
Haluk Işık; “Yayınevime teşekkür ederim, emeği ve onu var edenleri onurlandırma konusunda hayli sıkıntılı bir dönemde, ne güzel bir kutlama yapmış. Ben bu güzelliği, kapıdaki görevlisinden ışık odasında ter dökenine, tüm arkadaşlarım adına sevinçle, minnetle karşılıyor, yüreğime emanet ediyorum.
Neden bu yayıneviyle çalışıyorsun diye ikide bir soranlar vardır. Bilmem yayınevimin bu güzel tavrı, neden Yağmur Yayın Grubuyla çalıştığımı ve çalışacağımı yeterince açıklıyor mu?
Gelelim işin, ‘söylemeden duramam’ faslına:
Yazmaya giderek hız verdiğim, sanırım sonbahara doğru bitireceğim ‘Yazarlık Dersleri’ adlı kitabımda da yer verdiğim kısa bir öykücükle, yazara ve yazarlığa karşı traji-komik yaklaşımların kulağını çınlatarak, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Değer bilenleriniz çok olsun, değer bilmeyi unutmayın. Değer bilmek, karşınızdakinden çok sizin değerinizi ve öz saygınızı geliştirir. İnanın hiç bir masrafı falan da yoktur.
Kelamı tatlıya bağlayıp biraz gülümsemek için, işte o öykücük.
Olay Amerika’da sinema cenahında geçer.
Film başarılı olmuş, ödüller almıştır. Kutlama gecesinde yönetmen, fazlaca gaza gelmiş ki, tüm emek verenler gibi asla yadsınamaz emeğini abarttıkça abartmış ve sözü şuraya getirmiş:
‘Bu benim başarımdır. Senaryo falan havagazıdır. Benim gibi bir yönetmen olmasaydı, bu film hiç bir halt olamazdı. Ne teknik, ne oyunculuk, ne de senaryo yazarı? Sallayın hepsini, ben olmasaydım bu film de olamazdı… Öyle değil mi yazar? Bakın, nasıl da susuyor? Çünkü doğru söylediğimi biliyor!’
Çevresindeki gaz verme makinalarının da kışkırtmasıyla, yazara, senaryoya ağzını geleni söylemeye, tüm dangalaklar gibi kendini övmeye doyamayacakmış ki… Bir köşede sessizce duran yazar, sonunda dayanamamış. Elini çantasına atmış, bir tomar kağıt çıkarıp, yönetmene uzatmış:
‘Haydi, o zaman, bunun da filmini çek!’
Yönetmen kağıt tomarını almış, sayfaları karıştırmış, sonra da çekip gitmiş.
Çünkü…
Sayfalar bomboşmuş!
Diyeceğim şudur: biz bir iş yaparken, en azından o iş için kullandığımız aleti bile, ona emek vererek var eden birine borçluyuzdur. İnsanın işinden dolayı mutlu olması önemlidir, başka türlü de yapılamaz zaten. Ama yapmamız gereken bir önemli iş daha vardır. İnsanı zavallı durumuna düşüren bir kompleksten uzak durmak.
Onun adı: ‘Tempra Kompleksi’dir. Ad babalığını yaptığım, neredeyse 20-30 yıldan beri kullandığım ve giderek yaygınlaşan bu kompleksin meali şudur:
Şahin marka arabaların mabadını kaldırıp bagaj kısmını yükselterek, ortaya çıkan yeni arabaya Tempra adını koydular ya… Hah, işte onun bu tiplere uyarlanmasıdır bu kompleks.
İnsanı acınası duruma düşürür. Bunun değişik ibretlik örneklerini, kitabımda bolca okuyacaksınız.
Teşekkürler Yağmur Yayın Grubu ve onun emekçisi dostlarım! Sizleri bir kere daha selamlıyor, alkışlıyorum Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosunu var edenler ve ‘Aslolan Hayattır’ı hayata sunanlar!” dedi.
VEFAT
21 Aralık 2024ÖNE ÇIKAN HABERLER
21 Aralık 2024İZMİR
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024KAF SİN KAF
21 Aralık 2024KARŞIYAKA HABERLERİ
21 Aralık 2024KARŞIYAKA HABERLERİ
21 Aralık 2024