18 Mart 2024 Pazartesi
Boşnaklar Çanakkale Savaşında!
Yugoslavya bölünüp paramparça olmadan önce Müslümanlar Yugoslavya’nın değişik kesimlerinde yaşıyorlardı. Özellikle Saraybosna çevresinde ve tabii ki Sancak bölgesinde. Sancak’ın nüfusunun büyük çoğunluğu Boşnak Müslümanlardan oluşuyordu. Gelelim bugüne, bugün bir kısmı Sırbistan 6 kent, bir kısmı ise Karadağ 6 kent sınırları içerisinde kalan, nüfusun büyük çoğunluğunu Boşnakların oluşturduğu Sancak bölgesinden binlerce Müslüman, 1915 yılında Osmanlı saflarında savaşmak üzere Çanakkale’ye geldi.
Mevluda Melajac’in yazdığı, Saffet Atalay’ın Türkçe’ye çevirdiği, Nusret Sancaklı’nın Editörlüğünde, Kastaş Yayınlarından çıkan, ”GÖNÜLLÜ ‘Djurumlija’ ”Bu konuyla ilgili yazılmış çok güzel bir kitap….
Tabii ki bende okuduğum bu kitaptan ve birkaç kaynaktan daha faydalandım bu yazıyı hazırladım.
Novi Pazar kentine bağlı kasabalardan ‘Prijepolje’de Çanakkale savaşına (GÖNÜLLÜ) – Djurumlija’lar için uğurlama töreni düzenlenmiş.
Büyük çoğunluğu Sancak bölgesinden olmak üzere Çanakkale’deki savaşa 15 binin üzerinde Boşnak’ın katıldığı resmi kayıtlarda belirtilmektedir, bu kimselere halk arasında Rumeli’den gelen gönüllüler anlamına gelen “curumliye (Djurumlija)” deniyordu.
Bu olay, Sancak tarihinin en önemli olaylarından biridir.
Novi Pazar Üniversitesi’nden tarihçi Doç. Dr. Recep Şkriyely, yaptığı açıklamada, Çanakkale’deki savaşa gönüllü olarak katılmak isteyenler arasında izdiham yaşandığını, Sancaklı gençlerin yanı sıra Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’dan da çok sayıda Müslüman’ın Osmanlı’nın yanında savaşmak için Çanakkale’ye gitmek istediğini söyledi.
Gönüllülerin, Balkanlar’daki topraklarını kaybetmeye başlayan Osmanlı’nın elinde kalan diğer toprakları savunmak amacıyla savaşa katılmayı arzuladığını anlatan Şkriyely, Çanakkale’deki savaşa büyük çoğunluğu Balkan Savaşları’nın ardından Türkiye’ye göç eden muhacirlerin katıldığını ifade etti.
Bölgeden Çanakkale Savaşı’na katılanların birçoğu cephede hayatını kaybederken, bir kısmı Mustafa Kemal Atatürk’ün inisiyatifi ile Marmara ve Ege bölgelerine yerleştirildi, bir kısmı ise evlerine, Sancak’a döndü.
Sancak’a dönenlerin, halifenin çağrısına uyup kaybettiği toprakları geri kazanmasını arzuladıkları Osmanlı saflarında savaştıkları için Yugoslavya Krallığı döneminde korku ile yaşadıklarını anlatan Şkriyely, “Onlar kendilerini Osmanlı askeri olarak görüyordu. Osmanlı sevgisi, bu bölgede yaşayan halk için anlaşılırdı, çünkü Türkiye her daim bu bölgedeki halkın koruyucusu olmuştu” şeklinde konuştu.
Sancak kenti Novi Pazar’da askere alım merkezi kuruldu
Novi Pazar’daki “Ras” Arşivi‘nde yer alan belgelere göre, Çanakkale’deki savaşa katılım çağrısı ilk önce Novi Pazar’da sonra bölgedeki diğer şehirlerde yayınlanmış ve halktan yoğun ilgi görmüştü.
Arşiv sorumlusu Doç. Dr. Hivzo Goloş, döneme ait fotoğraflarda Boşnak etnolojisinin ve askere alım yöntemlerinin açık bir şekilde görüldüğünü vurguladı.
Goloş, “Belgelerde Novi Pazar’daki bir askere alım merkezi kurulduğu görülüyor. O dönem, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun henüz Sancak bölgesinden iktidarı tam anlamıyla eline alamadığı dönem. Halktan, savaşa katılmak için yoğun başvuru vardı. Gönüllülerin Çanakkale’ye gidişlerini ise imamların yanı sıra dönemin Novi Pazar Belediye Başkanı Rizvan Muratbegoviç ile Tutinli Ahmet Hamzagiç organize etmişti” ifadesini kullandı.
Sancaklı gönüllülerin bazıları Bulgaristan bazıları ise Selanik üzerinden Türkiye’ye giderken, savaşa gidecek durumda olmayan bazı zenginlerin ise başkalarına ödeme yaparak kendi yerine onları savaş gönderdikleri belirtiliyor. Öte yandan, prosedür gereği bir aileden en fazla iki erkek kardeş savaşa katılabiliyordu.
Rumelili gönüllüler üzerine birçok araştırma yapan Goloş, aynı zamanda Çanakkale’deki savaşa katılan Sancaklılardan Beşir Goloş’un torunu.
Berlin Kongresi’nin ardından dedesi Beşir Goloş’un ailesini de alarak Osmanlılarla birlikte Hersek bölgesinden çekilmeye başladığını anlatan Goloş, İstanbul’a giderken yollarının üstünde olan Sancak bölgesinin Tutin şehrinde kaldıklarını söyledi.
Dedesinin sözlerine atıfta bulunarak, “o dönemdeki tüm büyüklerin, Osmanlı’yı yıkmak için harekete geçtiğini” ifade eden Goloş, “İşte o dönemde, İslam’ı, Osmanlı’yı savunmak isteyen gönüllüler, daha uzun süre hayatta kalmak, dinlerini ve devletlerini korumak için harekete geçtiler” dedi.
Dedesinin anılarını babasının sık sık kendilerine anlattığını belirten Goloş, “Sancaklı Türk askerleri savaş boyunca büyük sıkıntılar çekse de cesurca savaşmaktan geri durmamışlar. Açlık ve soğukla mücadele etmişler” diye konuştu.
Çanakkale’de savaşan gönüllülerden Recep Çarovats’ın yeğeni Ahmet Çarovats, eğitimli ve iyi bir ticaret erbabı olan amcasının gönüllülere katılıp Çanakkale’ye gittiğini ve üç yıl sonra yeniden vatanına döndüğünü ifade ediyor.
Çanakkale’de düzenlenen yıl dönümü etkinliklerine katıldığını söyleyen Ahmet Çarovats, “Oraya gitmeyi tüm kalbimle dilemiştim. İslam’ı, Osmanlı’yı savunmak için buradan oraya giden insanlar, birer vatanseverdi. Amcam, yaşadıkları tüm zorluklara rağmen insanlarda İslam’ı savunmak için büyük arzu ve aşk olduğunu anlatırdı“ ifadesini kullandı. Amcam, gittiği her yerde bu önemli savaşa katılmaktan bahsederken gururlandığını söylerdi.
Kökenleri Konya’ya dayanan Pepiç ailesinden Bayram da Çanakkale Savaşı’na katılan Sancaklı gönüllülerden. Bayram Pepiç’in akrabalarından Şemsudin Pepiç, Çanakkale’deki savaşa katılan gönüllüler için hilafetin son derece önemli olduğunu belirterek, “Onlar, Osmanlı saflarında savaştıkları için onurluydular. Babamın amcası olan Bayram, savaştan sağ dönmeyi başaranlardan biriydi. Onun anlattıklarına göre, mücadeleler çok çetin geçse de Osmanlı askerlerinin sultana ve halifeye bağlılığı görülmemiş şeydi” diye konuştu.
Şemsudin Pepiç, Bayram’ın daha önce de Osmanlı ordusu bünyesinde Kabe’de ve Kafkasya’da askerlik yaptığını anlattı.
Novi Pazarlı Mesud Çoroviç’in üç dayısının ve bir eniştesinin o dönemde Osmanlı saflarında savaştığını belirterek, “Sijenitsalı olan eniştem, o dönemde İstanbul’da askerdi. İngilizler İstanbul’a geldiğinde onu esir almışlar. Esir tutuldukları yerdeki birçok kişi hastalanarak ölmüş ancak o sağ kalmayı başarmış. İstanbul’da kalmak istese de ona izin vermemişler, Sancak’a göndermişler. Arslan, Kaplan ve Osman isimli dayılarım ise Çanakkale’deki savaşa katılmışlar, savaştan sonra da orada kalmışlar” şeklinde konuştu.
Mehmet Niyazi Özdemir’in “Çanakkale Mahşeri” isimli kitabını Boşnakça ’ya tercüme eden Avdiya Salkoviç ise kitabın kaynak olarak aldığı arşiv belgelerine göre, Çanakkale Savaşı’ndaki Bosna ve Sancaklı gönüllülerin sayısının yaklaşık 15 bin 700 olduğunu kaydetti. Gönüllülerin tamamının 24 yaşından genç olduğunu Salkoviç şu sözlerle söylüyor, “Daha önce Osmanlı sınırları içinde yer alan devletler ve halklar sultana sırt çevirirken, Boşnaklar, hilafeti savunmak için savaştılar, savaşamayanlar para gönderdiler” ifadesini kullandı.
Nasıl ki Tokat’tan On beşliler, Galatasaray Lisesinden son sınıf öğrencileri, Tıbbiyeden henüz mezun olmamış genç doktor adayları ve diğer yerlerden gelmiş olan binlercesi gibi, Sancak’tan da, henüz 15 yaşını doldurmamış Boşnaklar, Çanakkale’de bu vatan uğruna şehit olmuşlardır.
Novi Pazar’dan trenlerle gelmişler ve Çanakkale’de canları pahasına vatanlarını koruyan Boşnaklar için Çanakkale şehitliğine güzel ve bütün Boşnakları içine alacak anıt yapılması çok güzel olur.
Mesela ‘Boşnak Şehitliği’ kısa, öz ve birleştirici olduğu net. Tabi bu benim fikrim ancak konuştuğum birçok Boşnak’ta aynı şeyleri savunuyor. Bölünmek yok olmak demektir diyorlar.
Kentin birçok noktasında 17 filmin sanatseverlerle ücretsiz buluşacağı festivalde ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kültürpark’da düzenleyeceği İZKİTAP fuarına paralel olarak söyleşiler de yapılacak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, geçen yıl başlattığı Uluslararası Edebiyat-Sinema Buluşması’nın ikincisini 19-26 Nisan tarihleri arasında düzenliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı’nın İzelman A.Ş., İzkitap Fest, Goethe Institut (Alman Kültür Merkezi), Institut français (Fransız Kültür Merkezi), İzmir İtalyan Konsolosluğu, İstanbul İtalyan Kültür Merkezi (Casa d’Italia) ve Kültürlerarası Sanat Derneği işbirliği ile düzenlediği etkinlikte, Fransız Kültür Merkezi, İtalyan Kültür Merkezi ve Kültürpark’daki İzmir Sanat salonlarında 17 film gösterilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kültürpark’ta düzenleyeceği İZKİTAP fuarına paralel olarak yapılacak tüm gösterim ve söyleşiler ücretsiz.
Biyografik nitelikte kurmaca ya da belgesel yapımlar
2. Uluslararası Edebiyat-Sinema Buluşması’nda edebiyat yapıtlarından uyarlanmış filmler de var, yazarların yaşamları üstüne biyografik nitelikte kurmaca ya da belgesel yapımlar da. Programda, Fransa’dan ikisi klasik, ikisi son yıllarda gerçekleştirilmiş dört film (23 Nisan’da gösterilecek “Kral ve Kuş” ve “Zazie Metroda”nın yanı sıra “Kabil’in Kırlangıçları” ile “Sönmüş Hayaller”), Almanya’dan 2023 yapımı üç film (“Ingeborg Bachmann-Çöle Yolculuk” ve “Elfriede Jelinek-Dili Esaretinden Kurtarmak”, “Kızıl Gökyüzü”) , İtalya’dan 2023 yapımı iki film (“Commandante” ve “Lubo”) ile sekiz yerli yapım yer alıyor.
Yazarların yapıtlarından uyarlanan filmler bu festivalde
Edebiyat-Sinema Buluşması kapsamında, geçen ay yitirdiğimiz iki büyük yazar, Füruzan ve Yılmaz Karakoyunlu’yu anmak amacıyla iki yazarın yapıtlarından uyarlanmış filmlerin yanı sıra, edebiyatımızın ustaları Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal üstüne filmlerle, Onat Kutlar’ın Ferit Edgü’nün “O” romanından uyarlayıp, Erden Kıral’ın yönettiği “Hakkari’de Bir Mevsim” filmi gösterilecek. Berlin Festivali’nde Gümüş Ayı ödülü kazanan film, geçen yıl Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi tarafından restore edilmişti. Nazım Hikmet üstüne iki kurmaca, Biket İlhan’ın “Mavi Gözlü Dev” ve Cengiz Özkarabekir’in Ahmet Ümit uyarlaması “Merhaba Güzel Vatanım” ve 2023’ün önemli belgesellerinden “Ulyses’i Çevirmek” de festivalde gösterilecek sekiz yerli yapım arasında.
Söyleşi de var
Küratörlüğünü Vecdi Sayar’ın yaptığı “Buluşma” kapsamında yedi söyleşi, “Merhaba Güzel Vatanım”ın yazarı Ahmet Ümit, “Mavi Gözlü Dev”in yönetmeni Biket İlhan, “Yaşar Kemal Efsanesi”nin yönetmeni Aydın Orak, “Sabahattin Ali: Sabah Yıldızı”nın yönetmeni Metin Avdaç’ın yanı sıra, Füruzan hakkında Metin Celal, Yılmaz Karakoyunlu hakkında Nedim Atilla, “Hakkari’de Bir Mevsim” hakkında Şükran Yücel söyleşileri yer alıyor.
Film ve Müzik Festivali
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 20-27 Haziran 2024 tarihleri arasında düzenleyeceği “4. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali” başvuruları da devam ediyor. Başvurular, intercultural.turkey@gmail.com adresinden veya www.filmfreeway.com sitesi üzerinden yapılıyor.
Seçim mi, geçim mi? Derken “Hoş geldin On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif..” demeye başladık…
Evet, 5 gün önce, 11 Mart’ta, On bir ayın Sultan’ını camilerimize asılan ışıklı mahyalarla böyle karşıladık… Hayırlısı ile önümüzdeki Nisan ayının 9’unda da meşhur tekerlemedeki gibi “Recep, Şaban, Ramazan, hoppala geldi Bayram” diyeceğiz…
Malum, “Oruç ve sabır ayı” olarak bilinir Ramazan-ı Şerif. İnşallah bütün dualarımız kabul olur…
Ramazan coşkusu başkadır. Onun ölçüsü de, “iftar ve sahur sofralarında” yaşanır…
* * *
Peki, geçmiş Ramazanlardaki gibi vatandaşın iftar ve sahur sofraları nasıl açılıyor, ağızlar nasıl kapanıyor ? İşte bütün mesele bu; olmak veya olmamak!
Elhamdülillah, Müslümanız. Tanrıya şükürler olsun diyoruz…
Çarşı- pazarda filesi boş gezenler, iftar sahur sofralarını nasıl kurulduğunu onlar biliyor… Çünkü, o sofralar % 200 zamlı kurulabiliyor! Bir yanda Saray Sofraları, diğer tarafta vatandaşın zamlı sofraları.
Emekli diyor ki; Hesap günü 31 Mart…
Kısacası “16 milyon emekli + ailesi” sandığı bekliyor!
İşte bu da resmin diğer yüzü. Her şeyin hayırlısı olsun…
Ha sahi! Ülkemizin dört bir yanını istila eden sığınmacılara ne dersiniz? Sadece İstanbul’ da 293 bin 617 yabancı ise oy kullanacakmış. Varın seçim listelerinde yazılıp, yazılamayanları, adresi bulunamayanları bir düşünün!
* * *
Geçim savaşı veren vatandaş elindeki tek “sihirli değneği” ni 16 gün sonra seçim sandıklarında kullanmaya hazırlanıyor. İktidar kanadının Belediye Başkan adayları, muhalefet adaylarının adeta önünü kesip vatandaşın sofralarında, yalan- yanlış rakam ve ithamlarla! oy avcılığı yapıyor. İstanbul’ da başarılı Başkan Ekrem İmamoğlu’na karşı AKP adayı Murat Kurum’un uyur- gezer vaziyette yaptığı gaflar, birbirini tutmayan matematiksel yanlışlar ise Ramazan nükteleri olarak siyaset tarihimize geçecek nitelikte!
Bakın sosyal medyada gezen, dolayısı ile benim de gözümden kaçmayan bir kaçını sizlerle paylaşmak istiyorum:
* “Seçim geldiğinde vatandaşın elini sıkmak için halini hatırını sormak için sıraya giren siyasiler seçimden sonra makamlarına oturup kasılmayı vatandaşa tepeden bakmayı bıraksınlar. İster Cumhurbaşkanı, ister milletvekili, ister Belediye Başkanı olun bu milletin oyları ile oraya oturdunuz. Bunun için vatandaşı horlamak haddiniz de yok, yetkiniz de yok.” F.K
*“Eskilerden köylü atasözüymüş; Öküzler ekim zamanı, eşekler çekim zamanı, insanlar seçim zamanı değerli olurmuş.” B. Ö
*”77 Bin lira emekli maaşı alacak vekillere yaklaşık 110 bin Tl. maaş alacak tüm vekillere 7500 TL maaş alan bir emekli olarak hakkım haram olsun. “
Benim ekleyeceğim söz de şu; kimin oruç tuttuğu , kimin içki içtiği, kimin ne yediği kimseyi ilgilendirmez. Ama vergilerimizi; kimin çalıp, milletin hakkını kimin yediği herkesi ilgilendirir!
* * *
Değerli okurlarım, Geçtiğimiz hafta Mardin Midyat’ta Öcal Uluç abimizin merhum kardeşi gazeteci-yazar Hıncal Uluç adına kitaplığı törenle açıldı. Mardin Midyat Belediye İlçe Başkanı Veysi Şahin, Ulucami mahallesinde evlendirme dairesi olarak bir süre kullanılan tarihi binayı merhum gazeteci-yazar Hıncal Uluç’un adını yaşatmak için kütüphane ve etüt merkezini kurduklarını ifade etti.
Şahin, göreve geldiği günden beri gençlere ve çocuklara yönelik projelere imza attıklarını belirtip “ Midyat artık kütüphaneler şehri olmuştur.”
Uluç ailesi adına Hıncal Uluç’un ağabeyi Öcal Uluç’ ta törende konuşarak büyük onur ve guru duyduklarını belirterek Hıncal’ın kitaplarını ve daktilosunu kütüphaneye bağışladıklarını söyledi Uluç, babaları Fuat Uluç’un 13. Dönem Mardin Milletvekilliği yaptığını da sözlerine ekledi.
9 Eylül Gazetesi
Karşıyaka Belediyesi’nin ve KARSAV’ın başarılı şefi, Türk Halk Müziğinin sevilen sesi Öznur Korkmaz, Karşıyaka Belediyesinin Aşık Veysel’i anma etkinliği olan “Veysel’in Gözü Anadolu’nun Sesi” konserinde sahne alacak… Karşıyaka Hikmet Şimşek Sanat Merkezi’ndeki konser 16 Mart 2024 Cumartesi günü saat: 20.00’de başlayacak…
Usta Sanatçı Öznur Korkmaz, sanatseverleri Aşık Veysel’i anma konserine davet ederken şunları söyledi:
“Toprağa dil, göğe el, aşka yoldur Veysel… Anadolu’nun gönül gözüdür, derin sözüdür o, nefeslerden deyişlere uzanan… Bir çift gözün gördüğünün ötesini göreni, kadim bilgeliğin dile gelmiş halidir… Ölüm yıldönümünde, Veysel’in Gözü, Anadolu’nun sözü olup gelecek, acılarıyla güzelliğine sürme çekmiş bu topraklara göz olacak, söz olacak bir kez daha…Veysel’in gözünden yaşama, Anadolu’ya bakacağımız, oradan deyişlerle varoluşun hakikatine varacağımız konserimize katılımınız bizlere onur verecek sevgili İzmirliler…”
İmza gününde,