Cenk Karslı; “Senin Karnen Nasıl!”
Bazen spordan yazıyorum bazen hayattan yazıyorum ama spor dediğimiz olay da zaten hayatın tam içinde onunla son derece paralellik taşıyan bir olay değil mi? Hayatın içinde de sporun içinde de öğrenme var, gelişim var, üzüntü var, sevinç var… Beni tanıyanlar eğitimci anne babanın bir çocuğu olduğumu, benim de öğretmen kökenli olduğumu bilir. Durum böyle olunca, sporun da temel aktörü sporcu gençler olması nedeniyle karne heyecanı gibi güncel olaylara kayıtsız kalamıyorum. Biz 90’lı yılların çocukları olarak hiç bunalıma giremedik, hiç psikolojik baskı nedir öğrenemedik. Bunu o zamanın ebeveynlerinin çocuk psikolojisinden anlamaması ya da kontrolsüz bir dil kullanması olarak değil de güçlü karaktere sahip çocuklar yetiştirebilme becerisi olarak görüyorum. Başarısızlıklarımız ya da eksiklerimiz yüzümüze söylendiğinde hayata küsmüyorduk, sporu bırakmıyorduk, performansımız düşmüyordu. Aksine bu eleştiriler bizi kamçılıyordu, kendimizi kanıtlama ihtiyacı duyuyorduk. Genelleme yapıyorum, tabi ki demoralize olanlar oluyordu ancak o dönemin çocukları genel anlamda daha zor şartlarda daha başarılı olmak için eğitilmiş çocuklardı. Yaşadığımız dönemde bunun böyle olmadığını kabul etmek ve değişen şartlara göre davranmayı, konuşmayı öğrenmek zorundayız. Günümüz ebeveynlerinin bu konuda uzman desteği alması gerektiğini düşünüyorum. Bir öğrenciye artık direkt ‘’karnen nasıl’’ diye sormak başarıyı sorgulayan, sonuç odaklı bir soru olarak algılanıyor. Sadece sonuçla ilgilenirseniz kopya çeken, karnede sahtecilik yapmaya çalışan çocuklar yetiştiririz. Karnen nasıl demek yerine, bu dönem sence nasıl geçti, neler öğrendin, keyif aldın mı gibi sonuçtan ziyade süreci sorgulayan sorular sorarak akademik başarının yanında bireyin düşüncelerini önemseyen bir üslup kullanmalıyız. Aynısı spor için de geçerli. Profesyonel yetişkin bir sporcuya direkt ‘’maç noldu ‘’ diye sorabilirsiniz ancak öğrenme aşamasındaki, gelişim sürecindeki bir sporcuya maç noldu, kaç gol attın gibi performans sorgulayıcı sorular sormak çocuğun stres seviyesini ve dolayısıyla hata sayısını arttıracaktır. Okulda da, maçta da önceliğimiz çocuğun bilişsel gelişimi yani öğrenme, değerlendirme, sorun çözme ve karar verebilme yeteneği olmalıdır. Kullandığımız dil, sorduğumuz soru çocuğun bilinçaltını olumlu ya da olumsuz etkileyebiliyor. Bizim dönemde bilinçaltı yoktu, sessizce ağlayıp ertesi güne daha güçlü uyanmak için battaniyenin altı vardı. Bize her şartta güçlü kalabilmeyi öğrettiler, üzül ama takılı kalma, üzüntün bir sonraki performansına olumsuz etki yapmasın. Dedim ya devir değişti, duygular değişti, çocuklar değişti, dünya değişti. Sağlıklı bir nesil yaratabilmek için anne, baba , öğretmen ve antrenör de bu değişime uyum sağlamak zorunda.
VEFAT
11 Ekim 2024ÖNE ÇIKAN HABERLER
11 Ekim 2024İZMİR
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024KAF SİN KAF
11 Ekim 2024KARŞIYAKA HABERLERİ
11 Ekim 2024KARŞIYAKA HABERLERİ
11 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.