DOLAR 32,3840 0.16%
EURO 34,9699 -0.32%
ALTIN 2.324,140,22
BITCOIN 22790841,35%
İzmir
18°

AÇIK

13:15

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

X
Ünal Tümin: “A. Zeki Yeşil, Mizah; Morfin Gibi Ağrı Keser!”

Ünal Tümin: “A. Zeki Yeşil, Mizah; Morfin Gibi Ağrı Keser!”

ABONE OL
Haziran 11, 2022 12:19
Ünal Tümin: “A. Zeki Yeşil, Mizah; Morfin Gibi Ağrı Keser!”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hayat, doğumla-ölüm arasında geçen bir süreçtir. Aşık Veysel ‘in dediği gibi; “iki kapılı bir handa” yürüyüp, gidiyoruz. Bir başka yaklaşımla “Hayat bize birçok kapı açar; ama son kapımız mezarlıkların kapısı” olur!

Birçok kişi bu kısa süreç için “Dünya hoştur, gerisi boştur” der, hayatı çok ciddiye almamak lazım! diye düşünür. Kimileri de Ferman Toprak’ ın “Hayatı tespih yapmışım” şarkısına takılır. Hatta, “Hayat Bazen Tatlıdır” diye bir TV. Dizisinde orta bir yol bile bulmuşlardı…

Sevgili okurlarım, içinden geçtiğimiz nefret ve karalama kampanyalarının yürütüldüğü, jurnalciliğin mektuplardan “dijital sisteme” taşındığı günümüzün şu sıkıcı, bunaltıcı ortamında sizleri mizah dünyamıza, yani hayatın güldürücü yönü olan “mizah dünyamıza” götürmek istiyorum. Malum, mizah “hayatın güldürücü yönünü ortaya çıkaran sanat türüdür. İnsanı gülmeye sevk eden resim, karikatür, konuşma ve yazı sanatıdır”. Mizah eserleri sadece şaka, güldürme maksadıyla söylenip, yazılıp, çizilmediği gibi belli fikirleri ifade etmek için de ortaya konulabilir …

* * *

Bu hafta köşemin konuğu mizah yazarı Ahmet Zeki Yeşil… Edebiyatçı dostlarımın kendisinden övgüyle bahsettiği Ahmet Zeki Yeşil, hem büyükleri, hem de küçükleri güldüren ve düşündüren öyküleri ile tanınmış kara mizahçı. Onu daha yakından tanımama vesile olan ve bana “Güle güle oku” diye yazıp imzaladığı “Hunuli Kral” mizah kitabını okuduktan sonra gerçekten gülmekten öldüm…Çocukluğu ve gençliği İzmir/Bornova’da geçmiş. Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu olan Yeşil, yazmaya öğrencilik yıllarında mizah yazıları ve öyküleriyle başlamış. İlk mizah yazısı lise son sınıfta, dönemin efsane mizah dergisi “Gırgır” da yayımlanmış. Ülkemizin çeşitli yörelerinde öğretmen olarak çalışmış. İzmir, Eskişehir ve İstanbul’daki mizah grupları içerisinde yer almış. Halen İstanbul’da yaşıyor.. Sorularımla Ahmet Zeki Yeşil’le mizah yolculuğuna çıktım.

Mizah yolculuğunuz nasıl başladı?

“Ortaokulda okurken, Günaydın Gazetesi’nin haftalık mizah eki “Ustura” adlı dergiyi (1969 – 71) takip ediyordum. Aziz Nesin’ in öykülerini ilk olarak bu dergide okudum. Mizaha olan ilgim böyle başladı diyebilirim. Lise yıllarında ise dönemin efsane mizah dergisi “Gırgır” çok popülerdi. Ben de bir şeyler karalamaya başlamıştım. İlk mizah yazımın bu dergide yer alması (1974), beni yazma konusunda cesaretlendirdi. 80’li yılın başlarında, İzmirli Şair Hüseyin Yurttaş’ ın yönlendirmesi ile mizah yazarı Muzaffer İzgü’ye gittim. Yanımda götürdüğüm öykü dosyamı kendisine bıraktım. Sonraki görüşmelerimizde de dosyama bakma fırsatı olmamıştı. Bu arada, mizah öykülerim dergilerde yer almaya başladığı için dosyamı geri aldım.”

Yaptığınız mizahı/mizah anlayışınızı kısaca anlatır mısınız?

“Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Muzaffer İzgü’ nün açtığı yoldan gidiyorum. Bu ekol, halk yararına mizah yapıyordu. Mizahı kendi ifadeleriyle özetlersek eğer Rıfat Ilgaz, ‘Mizah bir tavırdır’; Aziz Nesin, ‘Mizah kızgınlık eseridir’ ve Muzaffer İzgü ise ‘Gülmece sınıfsaldır’ der. Onlar daima, haklının ve güçsüzün yanında oldular. Mizah toplumlara, sınıflara ve uluslara göre farklılık gösterdiği için pek çok tanımı yapılabilir. Sözünü ettiğimiz ekole göre mizah, insanları güldürürken düşündürme sanatıdır. Temel amaç düşündürmek, araç ise güldürmektir. Mizahçının görevi ise yolunda gitmeyen şeylere dikkat çekmek, birilerine ilaç olmak ve ‘ben buradayım’ demek isteyenlerin sesini duyurmaktır.  Öykülerimde, günlük hayatımızdaki çarpıklıkları ve aksaklıkları anlatıyorum. Hayatın yükünü taşıyan insanların sorunlarına dikkat çekiyorum. Acıyla kahkahanın yan yana olması için çaba gösteriyorum. Öykülerimi, kişilerden hareketle yazmıyorum. Bugün eleştirdiğniz insanlar, 20 yıl sonra olmayabilir. Belden aşağı esprilere kesinlikle yer vermem. İnsanların özeline ve kutsalına bulaşmam. Argo ve küfre karşıyım. Eğer öyküdeki karakter açısından gerekliyse, o zaman bunu kabalaşmadan/ öyküdeki estetiği bozmadan yapmaya çalışıyorum. Çünkü kitaplarıma büyüklerden çok çocuklar (ilkokul 4.sınıf ve üstü) ilgi gösteriyor.”

Kitaplarınızdan bahseder misiniz?:

“İlk kitabım mizah kitabı olacaktı, ancak şiir kitabı oldu. Çünkü, bazı şiirlerim sosyal medyada başkalarının adıyla paylaşılmıştı. Yayınevi sahibi, öncelikle şiir kitabımın basılmasını önerince kabul ettim. “Erguvan Zamanı” böyle çıktı (2013). Bu kitaptan sonra beş mizah kitabım yayımlandı. Senkronu Kaçmış Gülüşler- (2015) Memleket-i Harika- 4.Baskı- (2019) Hunili Kral- 5.Baskı- (2019) Nasrettin Hoca Aramızda- 3.Baskı- (2020) Korona Müfettişi- (2020) “

Teknoloji mizahı nasıl etkiledi?

“Hayat internet hızıyla akarken, sosyal medya insanlara görsel bir çağ açtı. Durum böyle olunca, kitap okuma alışkanlığının olmadığı ülkemizde insanlar uzun metinlerden kaçmaya başladı. Tüketim toplumuna uygun, çabuk tüketilen bir mizah ortaya çıktı. Adına “caps” denilen tek cümlelik espriler (fotoğraf ve resimlere düşülen notlar) ile “emoji” olarak adlandırılan simgeler icat oldu. Bunlar edebiyatın yerini tutmadığı gibi, edebiyatın içerisinde kendisine yer edinmeye çalışan mizahı da zora soktu. Yaşamdan haberdar olmayan ve geyik esprilerle güldürmeyi amaçlayan bu mizahın karşı duruşu olmadı. İşin kolayına kaçan mizahçılar, bel altı şakalardan besleniyor. Yazılı ve görsel medyanın gerçek mizaha yer vermemesi, bu olumsuz durumu körüklüyor. Günümüzde mizah daha çok sosyal medyada yaşadığı için insanlar, kendilerini gülümseten yazıları mizah zannediyor. Oysa, komik olan her şey mizah değildir. Bu durum, “Mizah kitabı okumaya gerek yok” gibi bir algının oluşmasına neden oldu. Bunu şuradan biliyorum… Bazı okurlarım özelden yazdıkları mesajlarda, “İlk defa bir mizah öyküleri kitabı okudum” diyor.”

Nasıl mizahçı olunur?

“Mizah içten gelen bir duygu, doğuştan gelen bir özelliktir. Bu yetenek varsa zamanla geliştirilebilir. İyi bir mizahçı olmak için mizah ustalarını okumak, çok çaba göstermek gerekir. Bilgi birikimini arttırmak şarttır. Mizahçı için edebiyat eğitimi önemlidir ama tek başına yeterli değildir.”

Mizahın faydaları nelerdir?

Mizah, strese karşı en iyi ilaçtır. İnsan ruhunu güçlendirir, direnme gücü verir.  Çünkü mizahta umut var, yaşama sevinci var. Mizah iletişimi güçlendiriyor, sosyal kaynaşmayı sağlıyor. Gülmenin spor yapmak kadar vücudumuza olumlu etkisi olduğu bilinmektedir. Güldüğümüz zaman tümör ve virüslerle savaşan hücrelerimizin sayısı artıyor. Mizah, bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor, kalp ve damar sağlını iyileştiriyor. Kas gerginliğini azaltıyor. Beynimizin her iki tarafını harekete geçirerek yaratıcılığımızı ve problem çözme yeteneğimizi artırıyor. İnsan beyni, gülünce doğal morfin yerine geçen endorfin üretiyor. Endorfin ise, morfinden çok daha güçlü ağrı kesici.”

Son olarak ne söylemek istersiniz?

“Mizah, insanların ve toplumların can damarları gibidir. Mizahçılar bu damarı canlı tutmalı ve mizahı tüketim malzemesi olarak gören anlayışa karşı durmalıdır. Bu kapsamda, toplumcu mizahı yaşatmak için edebiyat dergilerinde görünmeye çalışıyorum. Çünkü edebi mizahın itirazı daha etkili ve kalıcıdır. Ne yazık ki mizahın edebiyatını ihmal eden mizahçılar yüzünden, edebiyatımızda mizah dili unutulmaya yüz tuttu. Oysa düzgün ve kaliteli ürünler sunduğunuzda okur ilgi gösteriyor. Bunu kitap fuarlarında gördüm. Özetle, mizahın geleceğinden umutsuz değilim.”

9 Eylül Gazetesi

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP