0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Ekrem Güçsav; “Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri!”

“Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri” köşesinin konuğu, Karşıyaka Spor Kulübü futbol takımının unutulmaz kalecisi, yeşil-kırmızı renklere sıkı sıkıya bağlı Ekrem Güçsav… Karşıyaka Spor Kulübü için hala çalışmaya devam eden, takıma emek vermekten çekinmeyen Güçsav, “ Kulüpler kupalarla, şampiyonluklarla ölçülmez, Karşıyaka’nın 15 sene sonra şampiyon olup olmayacağını kimse bilemez. Ama bunun için öncelikle batmamak gerekir. Karşıyaka batarsa Kaf Sin Kaf’lı yetişmez” dedi.

Ekrem Güçsav, 23 Ocak 1948 yılında İzmir’de doğdu. Çocukluk yaşlarından itibaren futbola ilgi duyan Güçsav, o zamanlarda da hep kaleci olarak oynadığın, izlediği bir maçtan sonra Karşıyaka hastalığının başladığını dile getiren Güçsav: “ 1957 yılında İzmir Profesyonel mahalli liginde mücadele eden Karşıyaka-Altınordu, Altay- İzmirspor maçı vardı onlara gittim. Karşıyaka Altınordu’yu 3-2 yendi, Altay da İzmirspor’u 2-1 yendi. Ben daha o zamanlar 8-9 yaşlarındaydım, duvarların üzerinde bu maçları izlerken futbol aklıma düştü. O gün izlediğim futbolcularla, daha sonra ünlü olan futbolcu ağabeylerimle karşılıklı oynadım. Şimdi herkes televizyonda ahkam kesiyor, futbolun ruhunu bilmeyen insanlar yorumculuk yapıyor; kulüpleri yerden yere vuruyor. Önüne gelen herkes takım kurup lige çıkıyor, kulüpçülük öyle kolay bir şey değildir. Bir de şimdi plastik sahalar çıktı; biz çamurlarda, toprak sahalarda top oynadık, futbolcu böyle yetişir. Maalesef futbolu böyle dejenere ettiler, bundan en çok da İzmir zarar gördü. Şimdi yöneticiler bunla mı uğraşsın; maddiyatla mı, sosyal medyayla mı, hakemle mi? Karşıyaka’nın maçına Van’dan hakem geliyor, Karşıyaka Ağrı’ya deplasmana gidiyor, bölgesel lig yapılsın insanlar rahatça maçlarına gidip gelsin. Süper Lig olursa o zaman başka, tabi gidilir ama bu şekilde takımlara yazık ediyorsunuz.”

“NEREDEYSE BİTTİĞİMİZ BİR DÖNEMDİ”

Karşıyaka’ya dair anılarından söz eden Güçsav, eskiden takım içinde dillere destan bir beraberliğin olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “1969-1970 senesinde Karşıyaka 22 kişiyle bir genel kurul yaptı, biz hepimiz üniversite öğrencisiydik, kulübün hiç parası yoktu. Başkan seçilen Ali Ulvi Kiremitçiler hepimizi topladı, sizlere söz veriyorum; ‘Kümede kalırsanız size teşekkür edeceğim, maç kazanırsanız maaş ve primlerinizi zamanında ödeyeceğim’ dedi. O zamanlar kulüplerin iki yabancı oyuncu oynatma hakkı vardı, bizim yabancı oyuncumuz yoktu. Bizden hiç kimsenin başarılı olacağımıza dair beklentisi ve umudu da yoktu. Ancak biz tabiri caizse fedailer mangası gibiydik, rakiplerimizin birçoğunu yenerek şampiyon olduk. Çünkü birlik olabildik. 1 sene önce genç takımla Türkiye 2’ncisi ve İzmir şampiyonu olmuştuk. Bizi hem A takımında hem de genç takımda oynattılar. İbrahim Tusder vardı, Arif Dökel ile birlikte öyle bir maya çalmışlardı ki çabaları meyve verdi. Dolayısıyla biz o şampiyonluğu omuz omuza vererek, hep birlikte kazandık, neredeyse bittiğimiz bir dönemde en büyük başarı elde ettik.”

KAF SİN KAF’IN TARİHSEL YÜRÜYÜŞÜ

Kaf Sin Kaf’ın onurlu yürüyüşünden söz eden Güçsav, “Sene 1970, takımda 10 tane üniversiteli genç vardı. O zamanlar Fotospor Gazetesi de bunu manşet yapmıştı. O manşet haberi çerçeveletip Karşıyaka Spor Tarihi Müzesi’nin duvarına astık… Bir profesör bir gün müzeyi ziyarete geldi, duvarda asılı duran o fotoğrafı görünce ‘Müzeyi gezmeme gerek yok, işte Kaf Sin Kaf” bu dedi.

Birbirine omuz veren, insanların fotoğrafları sararsa da asla kararmaz… Bu fotoğrafların birçoğu yıllardır uğraştığımız müzenin duvarlarında asıldır… Bu yolda paha biçilmez emekleri nedeniyle başta Ahmet Diker olmak üzere Tevfik Çelti ve Vehbi Moğol kardeşlerime sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

  “TARİHTEN DERS ALMALIYIZ”

Karşıyaka’nın bugünlerde yaşadığı sorunları daha öncede yaşadığını dile getiren Güçsav, “1980-1981 /1981-1982 sezonunda da başımıza bugün olanların aynısı geldi. Kahraman bir adam çıktı Erol Özışıkçılar diye, iki senede şampiyonluğu averajla kaybettik. Türkiye’de üç sene üst üste averaj talihsizliğini yaşayan tek takım biziz. Bakın tarih tekerrürden ibarettir ama biz tarihten ders alamadık. Şimdi bir de fotoğrafçılar çıktı, onlar başarılı günlerde fotoğraf çekilip sonra da kaçarlar. Kaf Sin Kaf en son 2003’te şampiyon oldu; ben o dönem yönetici olarak tesislerden çıkmadım, deplasmanlar dahil bütün maçlara gittim. Takım şampiyon oldu şeref turu atacak, inanın yönetici olarak şeref tribününe giremedim; çünkü hiç bir maça gelmeyen fotoğrafçı (!) ileri gelenlerimiz bizden önce şeref tribünü doldurmuş” dedi.

 “BAŞARILARIMIZI ANLATMALIYIZ”

Karşıyaka Spor Kulübü’nün onurlu tarihini yeni nesile doğru aktarmak gerektiğini vurgulayan Güçsav, kulübün mali tablosunun da başarıyı çok etkilediğini belirterek, “Yeni nesili kulübümüzün başarılarını anlatmamız, tanıtmamız lazım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşı Zühtü Bey ve arkadaşlarının direnişin ve özgürlüğün simgesi olarak kurduğu Karşıyaka Spor Kulübü’nün nasıl büyük, nasıl köklü bir kulüp olduğunu öğrenmeli. Bu günlerde muhalefet yapmayı kesip, birlik içerisinde olmamız gerekiyor. Bu çok zorlu ekonomik koşullarda kulübü ayakta tutmak için çalışan, çabalayan idarecilere saygı duymak lazım. Biz Karşıyaka Spor Kulübü’nde senelerimizi verdik, bir ömrümüz daha olsa yine veririz. Bu takım senelerce çok iyi yerlerde oynadı ama biz bunun kıymetini bilemedik. Eğer planlaman yoksa çıktığın kadroyla bir kaç sene devam edersin, maalesef İzmir’deki elit tabaka bu işlerin sadece merasiminde var… Kulüplerin büyüklüğü kupalarla, şampiyonluklarla ölçülmez, Karşıyaka’nın şampiyon olup olmayacağını kimse bilemez. Ama bunun için öncelikle batmamak gerekir.

‘Kaf Sin Kaf, batarsa Karşıyakalı yetişmez!’ benden hatırlatması.”

İzlem Arıgümüş