DOLAR
39,3376 0.39%
EURO
44,9100 -0.1%
ALTIN
4.264,090,41
BITCOIN
4123523-0.32989%
İzmir
32°
PARÇALI BULUTLU
SABAHA KALAN SÜRE
PARÇALI BULUTLU
SABAHA KALAN SÜRE
04 Haziran 2025 Çarşamba
NewsÖrnekköy’de kurulan Kurban Satış ve Kesim Yeri’nde denetimler yapıldı, temizlik ve ilaçlama çalışmaları gerçekleştirildi. Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, “Bayram süresince de nöbetçi ekiplerimiz görev başında olacak. Tüm vatandaşlarımızın Kurban Bayramı’nı kutluyor, birlik ve beraberliğimizin daim olmasını diliyorum” dedi.
Kurban Bayramı’nda halk sağlığı ve huzurunu korumak için günler öncesinden harekete geçen Karşıyaka Belediyesi, Örnekköy Kurban Satış ve Kesim Yeri’ni hazır hale getirdi. Alan genelinde detaylı bir temizlik çalışması gerçekleştiren ekipler, zararlı haşerelere karşı kapsamlı ilaçlama yaptı. Satışa sunulan büyükbaş ve küçükbaş kurbanlıklar, Karşıyaka Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü ile Karşıyaka İlçe Tarım Müdürlüğü’nün uzman kadrosu tarafından sağlık kontrolünden geçirildi.
NÖBETÇİ EKİPLER GÖREV BAŞINDA
Karşıyaka Belediyesi, bayram süresince de tedbiri elden bırakmayacak. Temizlik İşleri, Veteriner İşleri ve Zabıta Müdürlüğü’ne bağlı personellerden oluşan nöbetçi ekipler, alanın hijyenini ve düzenini sağlamak için görev başında olacak. Aynı zamanda sivrisinek ve karasinek gibi olası sorunların önüne geçmek amacıyla ilaçlama çalışmaları da devam edecek.
“YANINIZDAYIZ”
Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, “Kurban satış ve kesim alanımızı hijyen kurallarına uygun şekilde hazırladık, gerekli tüm önlemleri aldık. Bayram boyunca görev başında olacak ekiplerimizle her an vatandaşlarımızın yanındayız. Bu vesileyle tüm Karşıyakalıların Kurban Bayramı’nı kutluyor, sevdikleriyle birlikte sağlık ve mutluluk dolu bir bayram geçirmelerini diliyorum” diye konuştu.
NewsToplumsal hayatın işleyebilmesi için birtakım düzenlemelere ihtiyaç duyarız ve bunlar zaman içerisinde ortaya çıkan ihtiyaçlarımıza binaen oluşurlar. Kurallılık hakları teslim eder, kuralsızlık durumu, en az bir tarafın haksızlığa uğramasına yol açar.
Weberci anlamda devlet denilen organizasyon şiddet kullanma tekeline sahip bulunan yapıdır ve toplumsal hayatın içinde kuralların herkes için eşit mesafede olmasını gözetmekle yükümlüdür. İşte tam bu noktada Osmanlı Devleti’nin son döneminde başlayan ve Türkiye Cumhuriyeti ile devam eden yönetsel kültürün uygulamaları içinden geçmekte olduğumuz süreçte sekteye uğramaktadır. Sosyolojinin kurucu babalarından olan Emile Durkheim’ın Anomi kavramı ile normatif düzenin bozulmasının yarattığı etkileri gözler önüne sermiştir. Türkiye’de yıllar içerisinde özgürlük ve kurallar arasındaki ilişki eksi bir yönde ancak toplumsal hayatımızı felç edecek bir biçimde yön değiştirdi. Özgürlüğün kuralsızlıkla eş değer haline dönüştüğü bir sürecin içerisinden geçmekteyiz ve ne yazık ki ülkenin kurumları da bu gidişatın önüne geçme konusunda yeterli hassasiyeti gösteremiyorlar. Özellikle hukuk kurumuna dönük güvensizlikle birlikte kaba kuvvet sahipleri karşısında sizin kurallara uyma talepleriniz haksızlık olarak geri dönmeye yol açıyor.
Yaşadıklarımıza ilişkin olarak verilebilecek çok sayıda örnek olmakla birlikte sadece geçtiğimiz günler içerisinde yaşanan bir örneği bu gözle okumanız için tekrar sunmakla yetineceğim. İstanbul’da Marmaray’da çocukları ile seyahat ederken bir adamın yumruklu saldırısına uğrayan baba (Deniz Eroğlu) haberi sosyal medya platformlarında gündem olmuştu. Hatta X platformunda söz konusu olay üzerine yazılanlarda en çok gündeme gelenin olay esnasında yumruk atan ve onun yanı sıra yine olayın içerisindeki Deniz Eroğlu’na küfürler savuran kişinin fotoğraflarının yayınlanması olmuştu. Ancak asıl ilgi çekici olan ise her iki kişi hakkında kamuoyunun beklentisini hukuksal yollara değil Sedat Peker’in yapacaklarına bağlıyor oluşuydu. Bir başka ifadeyle ülkenin adaletini yerine getirme adına insanların yasal düzenlemelere değil mafyatik yollardan medet umuyor olmalarıydı. Aslında sadece bu örnek bile son yirmi beş yıl içerisinde bu ülkede bir şeylerin yolunda gitmediğini ve ülkenin giderek gücü gücüne yetenlerin istediğini elde edebildiği bir şekle büründüğünün de bir göstergesidir.
Gündelik hayat içerisinde her birimiz saygı görmeyi ve karşımızdakilerin bize karşı davranışlarında belirli standartlar içerisinde hareket etmelerini talep ediyoruz. Buna karşın iş, saygı gösterme kısmına geldiğinde ise bambaşka bir şekle bürünmeyi gayet normal addediyoruz. Trafikte istediğimiz gibi durabileceğimizi, bütün kuralları eğip bükebileceğimizi, ters yöne girmenin bize hak olabileceğini düşünüp, rahatlıkla bütün bu yanlışları yapabiliyor ve yaptıklarımız konusunda bağırarak üste çıkmayı yine kendimize bir hak olarak görüyoruz. Toplu taşım araçlarında ısrarla inen yolculara öncelik verin anonslarına karşın kendisini içeri atmaya çalışanlar yüzünden ne inenlerin ne de içeri girmeyi bekleyenlerin giremediği bir düzeni hızla yerleştirdik. Yaptığımız davranış birileri tarafından eleştirildiğinde ise hiçbir biçimde yaptığımızın yanlış olduğunu kabul etme gibi bir anlayışa da sahip değiliz. ‘Zeytinyağı gibi üste çıkmak’ gibi bir deyimimiz vardır ve tıpkı bu deyimdeki gibi bolca bağırmak suretiyle haklılığımızı tüm yolculara haykırmak suretiyle yaşadıklarımızın öcünü alabileceğimizi zannediyoruz. Tabii bu durum bazen sözlü şiddeti bazen de fiziksel şiddetin kapaklarının ardına kadar açılmasına da neden olabiliyor ki işte bu durumda tam anlamıyla gücü gücü yetene durumu ile karşı karşıya kalıyoruz. Hayatlarımızı yaşanır olmaktan çıkardığımızı ve her geçen gün biraz daha fazla öfkeli varlıklara dönüştüğümüzü bir türlü anlamak istemiyoruz. Kuralların evrensel aklı temsil ettiğini ve kuralların olmadığı bir ortamda hepimizin bundan zararlı çıkacağını aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz. Oysa güç istismar eder, karşıdakini, diğerini, diğerlerinin değerlerini, haklarını, saygınlığını. Böylesi bir ortam oluşmaya başladığı andan itibaren hızla yaygınlaşır çünkü kötülük bulaşıcıdır. Gücü gücüne yetenin egemen olduğu bir dünyada, kimsenin can ve mal güvenliği yoktur ve böylesi bir ortam kaba kuvvet sahiplerinin işine gelirken söz konusu yapıdan demokrasi değil faşizm hâkim güç olarak çıkagelir.
Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz doktora danışmanım Prof. Dr. Ülgen Oskay hocamı minnet ve şükranla anıyorum. Sevgili çocuklarının, öğrencilerinin ve sosyoloji camiasının başı sağ olsun. Nurlar içinde yatın sevgili hocam. Ruhunuz şad olsun.
NewsKatılımcı ve yerinden yönetim anlayışını esas alan Karşıyaka Belediyesi, Vatandaş Buluşmaları düzenlemeye devam ediyor. Çarşı Kültür Merkezi’nde Donanmacı Mahallesi sakinleriyle bir araya gelen Belediye Başkanı Yıldız Ünsal yurttaşların talep ve önerilerini dinledi. Toplantıda konuşan Başkan Ünsal, “Karşıyaka’yı hep birlikte yönetiyoruz; her öneriyi dikkate alıyor, çözüm üretmek için kararlılıkla çalışıyoruz” dedi.
Karşıyaka Belediyesi, katılımcı yönetim anlayışıyla hayata geçirdiği Vatandaş Buluşmaları’na devam ediyor. Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal bu kapsamda Çarşı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen buluşmada, Donanmacı Mahallesi’nde ikamet eden vatandaşlar ve esnaflar ile bir araya geldi. Belediye başkan yardımcıları ve birim müdürlerinin de katıldığı buluşmada, mahalle sakinleri yaşadıkları bölgeye ilişkin istek, şikayet ve önerilerini iletti. Vatandaşların aktardığı konular arasında temizlik, yol bakım ve onarım, yeşil alan düzenlemeleri, park ve spor alanları gibi başlıklar öne çıkarken, tüm talepler ilgili birim yetkililerince tek tek not edildi. Başkan Ünsal da her bir istek ve önerinin titizlikle değerlendirileceğini belirterek, birlikte yönetim vurgusu yaptı. Ünsal, çocukların ve gençlerin taleplerine de özel önem verdiklerini vurguladı. Karşıyaka Belediyesi, her ay farklı mahallelerde düzenlediği Vatandaş Buluşmaları ile halkla doğrudan iletişim kurmaya devam edecek.
“ÇÖZÜM ÜRETMEK İÇİN BURADAYIZ”
Toplantıda konuşan Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, bu buluşmalara çok önem verdiklerini belirterek, “Kendi mahallemde olmaktan çok mutluyum, öncelikle bunu söylemek isterim. Göreve geldiğimizde Vatandaş Buluşmaları düzenlemeye başladık ve bu toplantılardan çok verim alıyoruz; vatandaşlarımızla bire bir diyalog halindeyiz. Bu toplantılara ilgili müdürlerimiz ve başkan yardımcılarımız da katılıyor, vatandaşlarımız talep ve önerilerini doğrudan iletme imkanı buluyor. Sorunlarınıza çözüm üretmek için buradayız. Taleplerinizin hepsine karşılık vermek için çaba harcıyoruz. Karşıyaka’nın bugünü ve yarınları için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Kentimizde hiçbir sorun olmasın, Karşıyaka’mız pırıl pırıl olsun, her bir vatandaşımız burada yaşamaktan keyif alsın istiyor ve çalışmalarımızı buna göre planlıyoruz” diye konuştu.
Muhtar Coşkun Zenginer, “Sayın Başkanım, mahallemizin kızı. İnsanların yaşadığı bir yerde, zaman içerisinde bir takım sorun ve sıkıntıların ortaya çıkması doğal bir durum. Yerel yönetim iş birliğinde mahallemizin sorunlarını en kısa sürede çözüme kavuşturmak için elimizden geleni yapacağız. Bu buluşma için Karşıyaka Belediyesi’ne ve Başkanımız Yıldız Ünsal’a teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.
NewsKaf Sin Kaf’ın 1969-1970 sezonunda 2. Lig Kırmızı Grup’ta şampiyon olarak 1. Lig’e yükselen kadrosunda yeşil-kırmızılı formayı terleten İbrahim Aynuz yaşama veda etti.
Uzun zamandır mücadele ettiği hastalığa yenik düşen ve 75 yaşında aramızdan ayrılan İbrahim Aynuz bugün Soğukkuyu Camisinde kılınan cenaze namazından sonra son yolcuğuna uğurlanmıştır…
Merhuma Allahtan rahmet, Karşıyaka camiasına, sevenlerine, dostlarına ve ailesine baş sağlığı diliyoruz.
Soldan Sağa
Ayaktakiler: Cengiz Kocatoros, Ekrem Güçsav, Hamdi Şensoy, Saim Çınar, Bedri Damla, Atilla Biçer, İbrahim Aynuz.
Oturanlar: Burhan Gürel, Erdinç Ersarıoğlu, Günay Üçer, Ceyhan Elyaban, Tevfik Önder.
News
Serdar hocanın yeni kitabı kargodan çıktı geldi..
Bir “İzmirli” olarak Serdar Şahinkaya hoca ile gururlanmamak elde değil..
Kendisi, 1958 yılı Eşrefpaşa doğumlu bir aziz dostumuzdur.
Benden 10 yaş küçük, ama bilim ve ideoloji donanımı hepimizi katlayarak ilerlemektedir.
“Mülkiye” yani Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) mezunu.
1963 yılı üniversite giriş imtihanlarında ODTÜ, İTÜ gibi teknik üniversiteleri de kazandığım gibi, anamın benim için “Hariciyeci” hayalleri kurduğu için onun zoru ile girdiğim siyasal Bilgiler Fakültesi(SBF) imtihanını da kazanmıştım. Yıl 1963.. SBF’ne 4. olarak Y. Aksoy ismi ile kazandığım Hürriyet gazetesinde ilan edildi.
5.ci kazanan ise, M.Çayan idi.
Yani, Mahir Çayan..
Kaydımı yaptırmama ve bir gece Ankara’da otelde kalmama rağmen gönlüm mühendis olmaktan yana olduğu için kaydımı Mülkiye’den sildirip, doğru İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) gidip, 5 yıl sonra oradan Kimya Yüksek Mühendisi olarak mezun oldum. Sonra devlet görevlisi olarak fabrikalarda çalışırken Ege Üniversitesi’nden de Endüstri Yük. Mühendisi olarak ta hayatta ilerledim..
SBF’nde kalsa idim, birlikte aynı sıralarda olacağımıza göre Mahir Çayan ile dostlumuz nasıl gelişirdi?.. İlginç bir soru.. Alın yazısı işte.. Ateşli ideolojik yapım sebebiyle belki “Kızıldere’de katledilmekten böylece, İstanbul’a gitmekle kurtuldum” desek, ne kadar doğru olur acaba?.. Neyse alınyazısı dedik ya..
Ancak kader beni, Mahir Çayan ile 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra da yeniden buluşturmuştu. Nişantaşı Baytar Ahmet Sokak, 5 numaralı, Hamarat Apartmanında kaçırılan İsrail Konsolosu Efraim Elrom’un öldürülmesi olayında, Mahir ile aynı çatı altında uzun süre yaşayacaktık. (Bu konuyu, Dağarcık Türkiye Sitesi’nden, 1 Nisan 2025 tarihli “Mahir Çayan, Hamarat Apartmanı, Efraim Elrom ve dairemizdeki kaçak” başlıklı yazımdan okuyabilirsiniz…
İMRENİLECEK BİR BİLİM ADAMI
SBF’ne gitmemekle hiç pişman olmadım.
Taaa ki Serdar Şahinkaya’yı tanıyıncaya kadar..
Benden 10 yaş küçük olmasına rağmen, o bilim yuvasına layık bir akademisyen olarak onu bir “Mülkiyeli” olarak kıskanmamak elde değil.
Hocamızı biraz daha tanıtayım..
Serdar Şahinkaya, iktisatçı, yazar, akademisyen, gazetecidir. Sanayileşme ve kalkınma politikaları ve finansmanı ile Erken Cumhuriyet döneminin iktisadi gelişmeleri üzerine derinlikli ve doyurucu araştırmalarıyla bizi kendisine hayran etmiştir.
Son yıllardaki fiziki görüntüsü tam bir Troçki’dir..
Sahnede ateşli konuşmasıyla devleşen, hele hele Cumhuriyetin 100. Yılında düzenlenen İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşma ile hala içimden alkışladığım bir sembol kişidir.. Serdar Hoca, aynı kongrede ne alaka bir konuşma yapan ve alaycı tavırlarıyla Cumhuriyetimizi küçümseyen ve hatta haksızca eleştiren merhum Sırrı Süreyya Önder’e göre içimizi ferahlatan bir “kuvayı milliyeci” olarak parlamıştır.
PARLAK BİR KARİYER
İlk ve orta eğitimini İzmir’de yapan Şahinkaya 1984’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat bölümünden mezun oldu. 1988’de yüksek lisans, 1998’de doktora derecelerini aldı.
1993 – 2017 yılları arasında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yarı zamanlı dersler verdi. Türkiye Kalkınma Bankası’nda 34 yıl çeşitli görevlerde çalıştı.
Bülent Ecevit’in başbakan olduğu 57. Hükümet döneminde Türkiye Cumhuriyeti Hisselerini temsilen KKTC Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı (1998–2003). 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde TC. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi ve Uluslararası İlişkiler Çalışma Grubu Üyeliği görevlerini sürdürdü (Mart 2003 – Mayıs 2007). 2019 yılında Türkiye Kalkınma Bankasından İktisatçı Uzman olarak emekli oldu.
2012 – 2014 yılları arasında Cumhuriyet gazetesi Ankara eki ve Sol Gazetesi’nde yemek, yemek kültürü ve mekân yazıları yazdı.
Dr. Serdar Şahinkaya, 2011 yılında Prof. Dr. Bilsay Kuruç önderliğinde çalışmalara başlayan 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu’nun koordinatörü olup Mülkiyeliler Birliği, Türkiye Ekonomi Kurumu, Türk Sosyal Bilimler Derneği, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyesidir. Şahinkaya’nın 11 kitabı, çok sayıda uluslararası ve ulusal kongre bildirisi vardır.
Halen internet gazetesi Sol Haber’de yazmaktadır.
BAŞLICA YAPITLARI
Serdar Şahinkaya’nın başlıca yapıtları şunlardır:
Sanayileşme Süreçleri ve Kalkınma – Yatırım Bankaları Konusu (1998, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları)
Gazi Mustafa Kemal ve Cumhuriyet Ekonomisinin İnşası (2009, ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayınları)
Bilsay Kuruç’a Armağan (N. İlter Ertuğrul ile, 2011, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları)
Mutfaktan Sofraya: Muhabbetiniz Bol Olsun (2011, İmge Kitabevi Yayınları)
Cumhuriyet İktisadında Makas Değişimi (2019, Telgrafhane Yayınları)
Boğazlar Meselesi (2019, Telgrafhane Yayınları)
Prof. Dr.İşaya Üşür’ün Yazıları – Sanayi, Sanayileşme ve Teknoloji (Derleme: Ahmet Arif Eren ile, 2021, Dost Kitabevi)
Devrime Doğru İlk Adım (2022, Telgrafhane Yayınları)
Türkiye İktisat Kongresi “İzmir, 17 Şubat – 4 Mart 1923” (2023, Telgrafhane Yayınları)
100 Yaşında İzmir Kadınlar Kongresi (2023, C. Coşkun Küçüközmen İle, BASİFED ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Ortak Yayını)
YUNUS NADİ ÖDÜLÜ
Serdar Şahinkaya, arı gibi çalışan bir ekonomist, ulusal kalkınmacı, kamucu ve devletçi bir yazardır.
2023 yılında “Yunus Nadi Ödülü” kazandı. Sosyal Bilimler Dalında, “Türkiye İktisat Kongresi” kitabı ile kazandığı bu ödülü alkışladık.
Ondan tam bir yıl önce, 2022 yılında yine Sosyal Bilimler Dalında, ben de “Gavur Mümin –Atatürk’ün Casusu” isimli kitabımla “Yunus Nadi Ödülü” kazanmıştım. Birer yıl ara ile ikimize de bu onur verici ödülü veren jüri üyeleri aynı kişilerdi.
Demek istediğim şudur ki, Serdar hoca ile ben, birer “ödüldeş” kişileriz
İdeolojimiz aynı, dünya görüşümüz aynı, emeğimiz aynı, cephe boylarında görevlerimiz aynı. Yalnızca ben ondan 10 yaş ihtiyarım..
Ama ikimiz de İzmir’in taaa dibindeniz..
Böylece bir sosyal bilimci ile bir teknik öğrenimli insanın aynı cephede olabileceğini ispat etmiş oluyoruz.
SON KİTABI
Serdar Şahinkaya’nın “Bir Karış Fazla Şimendifer” isimli son kitabı, Osmanlı ve Türkiye’nin demiryolu kurma ve yaşatma hayalini pek güzel anlatmakta.
Kitap, Başvekil İsmet Paşa’nın 30 Ağustos1930 Sivas Nutku ışığında Osmanlı’dan Cumhuriyet’e demiryolları meselesi gözler önüne serilmekte.
Kitabı özellikle Kemalistler, sosyalistler, komünistler ve ulusalcılar satır satır okumalı.. Çünkü Emperyalizme karşı daima direnmiş olan milli bağımsızlık kuşağından yetişmiş bir yazar olan Sedar Şahinkaya, demiryolu davamızı beynimizde somutlaştırmakta.
Kitap hakkında yazılacak çok şey var. Ancak Bilsay Kuruç’un kitap içindeki bir belge üzerinde durarak, Britanya İmparatorluğunun İstanbul Büyükelçisi Lord Stratford’un, İzmir Punta (Alsancak) Tren İstasyonu temel atma töreninde yaptığı konuşmada söyledikleri “Emperyalizmin demiryollarına bakışını” belgelediği için kulağımıza küpe olmalı:
“.. Batı uygarlığı, Levant (Yakın Doğu) kapılarına geldi dayandı. Şimdiye kadar geçmeyi başaramadığımız bu kapılar ardına kadar açılmaz ise, kendi çıkarlarımız doğrultusunda zor kullanarak bu kapıları açacak güce, hatta daha fazlasına sahip olduğumuzu herkesin bilmesini isterim..”
BİLSAY KURUÇ’A SELAMIM OLACAK
Buradan Cumhuriyet gazetesinde yazıların okuduğum çok değerli Bilsay Kuruç’a bir selamım olacak. 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi iki üniversiteden iki ayrı yüksek mühendis diplomalı, devlet memuru idim. En büyük hayalim DPT Uzmanı olmaktı..
Bilsay Kuruç, Ecevit Hükümetleri döneminde kendisi Devlet Planlama Teşkilatı’nı (DPT) yönetiyordu. İzmir CHP Milletvekili merhum Akın Simav, TBMM – CHP Gurup Başkan Vekili merhum Coşkun Karagözoğlu, Devlet Bakanı Hikmet Çetin’in bilgi ve destekleri ile DPT Uzmanlığı imtihanına giriş sürecimde Bilsay Kuruç ile makamında tanışmıştım. Beni ilgi ile karşılayıp birkaç gün sonra gerçekleşecek imtihanda öncelikle başarılı olmamı dilemişti; çok uzun yılar geçti, kendisi hatırlayamayabilir.
İki kademeli lisan ve bilim imtihanlarından 100 üzerinden 90 kusur ile geçip, son aşamada mülakata sıra gelmişti.
Uzun süren çok gerilimli bir mülakat oldu. Mülakat başkanı bana zor sorular soruyor, onları atlatıp ben ona sorular soruyordum. Devlet tarafından bastırılan “Sanayide Planlama Teknikleri (CPM ve pPRT)” isimli ülkemizde ilk kez basılan önemli önemli bir kitabın da tek yazarıydım.
Açıkçası bilimde Başkan ile yarıştık. Bir ara ağzından kaçırdı. “Biz sosyalist planlama yapacak adam arıyoruz, siz ise Kemalist olarak tanınıyorsunuz!..”
Anlamıştım olan biteni.
Mülakattan çaktırdılar. Ama içim rahattı. Geleceğe umutla bakıyordum.
Mülakat Başkanı, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan ANAP Hükümetlerinde Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı oldu. Uzun süre Kapitalizme hizmet eden bir bakan olarak yerinde kaldı. Sosyalist olduğunu çoktan unutmuştu.
Yıllar sonra aynı kişi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ANAP’tan başkan adayı oldu. Televizyonda onunla röportaj yapıyorum, en başta bir süre sustu, sonra başı önünde “Yaşar Bey, biz size yanlış yaptık, değil mi?” dedi.. “Zarar yok Bakanım..” dedim.
Seçimi DSP adayı Ahmet Priştina kazanmıştı.
Bu vesile ile Bilsay Kuruç’a sağlıklı bir yaşam, Serdar Şahinkaya dostuma da daha nice kitaplar dilerim.
Bu yazı, Mahir Çayan’dan Bilsay Kuruç’a uzanan bir derinliğe daldı, ehh ne yapalım; artık anılar yağmur gibi yağıyor, kusurum oldu ise affola..
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.