02 Kasım 2024 Cumartesi
“Karşıyaka’nın Yaşayan Efsaneleri” köşesinin konuğu; futbol camiasında adından sıkça söz ettiren ve hafızalarda yer edinen Rıza Tuyuran… Karşıyaka’da futbolculuk yaptığı dönemlerine yönelik anılarını paylaşan Tuyuran, Karşıyaka’ya duyduğu derin sevgi ve bağlılıktan da bahsetti.
Bandırmaspor’da başlayan futbolculuk kariyerini Ankara Petrolofisi Spor Kulübü’nde sonlandıran Rıza Tuyuran, spora olan ilgisinin aileden geldiğini söyledi.
Tuyuran, şunları kaydetti, “1960 yılında İstanbul’da doğdum. Futbol hayatıma 1974 yılında Bandırmaspor’da başladım. Profesyonel futbol kariyerim Yedikule Spor Kulübü’nde başladı. Yedikule sonrasında Karagümrük’e transfer oldum. Orada geçirdiğim bir yılın ardından Galatasaray’a geçiş yaptım. Sonrasında da birçok takımda oynadım. 1986 yılında Karşıyaka maceram başladı. 1992 yılında Karşıyaka şampiyon olarak 1. Lig’e çıktı. O sene ben de ayrılarak Mersin’e transfer oldum. Orada iki yıl oynadıktan sonra 1 yıl da Ankara Petrol Ofis takımında oynadım ve profesyonel futbol hayatımı sonlandırdım.”
“BU SEMTE TRANSFER OLDUM”
Karşıyaka’nın insanı çok farklı etkilediğini aktaran Tuyuran, “Karşıyaka çok farklı bir takım, çok farklı bir kültür. Oynadığım bütün kulüplerde futbol takımına transfer olurdum ama Karşıyaka için durum daha farklı. Kökleri çok sağlam; tarihi Kurtuluş Savaşı dönemlerine, Kuvay-i Milliye ruhuna dayanan bir kulüp olduğu için kulübe ve bu kente transfer olduğumu hissettim. O dönemlerde kulübü saha içinde ve dışında temsil etmek önemliydi, aidiyet duygusunu taşımak önemliydi. Ben kulübüne bu kadar bağlı bir taraftar grubu başka yerde görmedim. Biz maçtan çıkınca ev alışverişi için çarşıya gittiğimizde maçın sonucu her ne olursa olsun, herkes bizi sevgiyle karşılardı” şeklinde konuştu.
“ONUR VERİCİ”
Karşıyaka’nın taraftarının da eşi ve benzeri olmadığını belirten Tuyuran, oyuncuların da bu kadar güçlü bir taraftar grubundan çekindiğini sözlerine ekledi. Tuyuran şu ifadeleri kullandı: “Çok ilginçtir, belki hayatımda yaşadığım en önemli olaylardan bir tanesidir. 1987 yılında benim gol attığım ve kazandığımız Afyonspor maçı sonrası; iskeledeki trafik ışıklarında taraftar beni arabamla birlikte kaldırdı. Taraftarımız o ilgi ve sevgiyi üzerimizden hiç çekmiyorlardı. Bu durum bizim performansımıza da etki ediyordu. Bu kadar güçlü bir taraftar grubundan çekinirdik. İzin günlerimizde dışarı çıkmaya korkardık, örneğin yenilgiyle sonuçlanan bir maç sonrası dışarıda oturup yemek yiyemezdik. Çünkü taraftarımız maçı kaybettik ama keyfine bakıyor desinler istemezdik. 1986 şampiyonluğunda Karşıyaka’ya büyük bir konvoyla geliyoruz, yol kenarında kaldırıma oturup ağlayan insanlar gördüm; otobüste ağlayan futbolcular vardı. Böyle bir takıma ve kente hizmet etmek onur verici bir şey.”
“HAYATI PAYLAŞIRDIK”
Takımdaki oyuncu akışının yoğunluğundan kaynaklı olarak takımın problem yaşadığını vurgulayan Tuyuran, “Ben Karşıyaka’da oynadığım dönem iki şampiyonluk yaşadım ve bunu yaşayan toplamda 4-5 oyuncu anca varız. Çünkü o zamanlar takımda bu sirkülasyon yoktu. Bu sirkülasyon fazlalaştığı andan itibaren Karşıyaka, kulüp kültüründen de uzaklaşmaya başladı. Çünkü oyuncular takıma geliyor ama takıma, kulübe alışamadan; o aidiyet hissini kazanamadan transfer oluyor. Oyuncu ne olduğunu, kulübün ne istediğini anlayamıyor. Takımın şu an bu durumda olmasının sebeplerinden biri de budur. Biz o dönemlerde düştüğümüz zaman bile çıkacağımızdan emin olurduk. Çünkü her şeyi aynı oyuncular birlikte yaşardı, biz takım arkadaşlarımızla bir hayatı paylaşırdık. Şu an hala da arkadaşlarımızla beraberiz, bir araya gelmemiz 10 dakikayı bulmaz” şeklinde konuştu.
“GENÇ YETENEKLERE DESTEK OLUNMALI”
Altyapının ve kentte bulunan amatör spor kulüplerinin takım açısından cevher niteliğinde olduğunu ve desteğe ihtiyaç duyduklarını ifade eden Tuyuran, “Şu an transfer yasağımız olduğu için genç takım oyuncularımızla işi götürmeye çalışıyoruz. Burada altyapı devreye giriyor. Altyapıya herkes önem veriyor ama asıl mesele destek verebilmek. Altyapının çalışabileceği bir tesis yok. Kulüp, belediye ortak çalışmalı. Örneğin belediye kulübe para vermesin; tesis yapsın, altyapıdaki genç çocuklara beslenme desteği versin. Karşıyaka koca bir kent, kentte bulunan amatör spor kulüplerine destek vererek takım için yetiştirilmesine katkıda bulunsun, onların da şartları iyileştirilsin. İyi bir planlama ile bunların hepsi başarılabilir, maksimum beş senemizi alır. Bunu sağladığımız zaman altyapıdan gelecek filizler, takımı iyi bir noktaya taşıyacaktır” açıklamasında bulundu.
“KARŞIYAKA EVİMİZ OLDU”
Karşıyaka ile olan bağının zaman içerisinde derinleşerek arttığını belirten Tuyuran Karşıyaka’nın kültüründen çok etkilendiğini vurgulayarak, “Futbolculuk dönemimde yerleştiğim Karşıyaka’dan bir daha kopamadım. Futbol hayatımı sonlandırdığımda da Karşıyaka’ya geri döndüm. Evimiz, barkımız, ailemiz, tüm akrabalarımız İstanbul’da olmasına rağmen biz Karşıyaka’da yaşamaya karar verdik, Karşıyaka bizim evimiz oldu. Bu karar hep kulüp hem de kent ile bağlantılı bir durum. Bir gün bile bu karardan pişmanlık duymadık. Karşıyaka bize çok özel geldi. Birçok kulüpte profesyonel olarak oynadım bu işi para kazanmak için yapıyordum. Ama Karşıyaka’ya geldiğimde bunun sadece para olmadığını gördüm. Çünkü Karşıyaka benim için çok farklı bir kültürdü, bu sebeple takımda profesyonel olarak var olmasam da profesyonel bir taraftarım” dedi.
İzlem Arıgümüş
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.