22 Aralık 2024 Pazar
Gençlik ve Spor Bakanlığı 13-17 Ocak 2020 tarihleri arasında Ankara’da Spor Kulüpleri ve Federasyonları Çalıştayı’nda ilk gün önce sayın bakan ardından Altınordu Kulübü Başkanı Seyit Mehmet Özkan ve daha sonra da Fenerbahçe Kulübü başkanı Ali Koç’un konuşmaları ile devam etti, öğleden sonra da oluşturulan gruplarla devam etti. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu açılış konuşmasında sporumuzun genel çerçevesine ilişkin ifadeler kullandıktan sonra bakanlık olarak bütün imkanları spor kulüpleri için kullanmaya çalıştıklarını belirtti ve meclisin spor kulüpleri ve federasyonları yasasını yakın bir zamanda gündemine alacağını dile getirdi. Sayın bakanın; “Rakibine jest yap sloganıyla hayata geçirilen bu kampanyanın, sporda kin ve nefret söylemlerinin önüne geçilmesi noktasında ciddi bir farkındalık oluşturacağını düşünüyoruz” şeklindeki sözleri ise dün ve bugün verilen demeçlere adeta kurban edilmiş oldu.
Gençlik ve Spor Bakanlığı ülke sporuna yön vereceğini düşündüğü beş günlük bir çalıştay düzenliyor buna karşın pazar günü Fenerbahçe Kulübü Başkanı sayın Ali Koç’un yaptığı açıklamalar ile başlayan gelişmeler sonrasında birbiri ardına verilen demeçlerle kulüp başkanlarının birbirlerine yönelik laf sokmaları ile süren bir süreç başlıyor. Ali Koç sabah yaptığı konuşmada Türk futbolu için stratejik eylem planından söz etti. Ama 2 günlük strateji bile belirlemediği için her şey bambaşka bir görünüme büründü. Bir gün önce Trabzonspor Kulübü’nün devlet eliyle borçlarından kurtulduğunu ima ederseniz, devletle iş yapan müteahhitlerin kaç loca sattığınızı bize açıklayın derseniz. Galatasaray’ın muhasebe oyunlarıyla menajerlere ödediği toplam 10 bin avronun hesabını sorarsanız. Ertesi gün sunam yapacağınız çalıştayda bu ağır eleştirilerin/suçlamaların yanıtını alırsınız. İnsan hiç değilse 24 saatlik strateji yapar! Belki de tüm bu başkanlarda benzer olan yan, kendi stratejilerini rakiplerinin konuşmaları ve onların söyledikleri veyahut söyleyemedikleri üzerinden ortaya dökmektir kim bilir!
Fenerbahçe Kulübü Başkanı’nın Türk futbolundaki sorunların çözümü için hazırladığı sunuma saygı göstermek gerek. Katılmadığım çok sayıda başlık var ancak ortada bir emek var, çaba var, iyi niyet var. Bir gün öncenin demeç mağdurları Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz ve Trabzonspor kulübü başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun bakanın ev sahipliğinde yapılan ve ilk iki gününde Türk futbolunun sorunlarının çözümünün masaya yatırıldığı çalıştayda Fenerbahçe kulübü başkanının bir gün önceki ifadelerine “kendi açılarından haklı sebeplerle” ve “taraftarlarının da istediği gibi” ağır cevaplar verdiler. Galatasaray kulübü başkanı kameralar karşısına geçip soruları bekliyor. İlk soru çalıştay hakkında ve sayın başkan çalıştayın çok önemli olduğunu ve neredeyse bir milat olarak görülmesi gerektiğini dile getiriyor. Ardından sorularla bir gün önceki ifadeler kendisine hatırlatılıyor ve film bu kez Galatasaraylıların perspektifinden yeniden sahneye konuluyor. Sayın başkan, kendisine hatırlatılan yalancılık ifadesi için şu cümleleri kuruyor: “Ben bu sözcüğü bir kulüp başkanına yakıştıramadım. Bir kulüp başkanına, değerli bir camianın başkanına yalancısın diyecek kadar basitliğe düşmem. Edebimi bilirim, edepsizce davranamam. Sizin fıtratınızda var denildiğini de kayıtlarda var biliyorum. Ama ben buralara girmiyorum. Benim edebim müsaade etmez böyle konuşmaya. Hiç kimseye de demem…”
Bir gün önce Ali Koç’un açıklamalarında geniş yer verdiği Trabzonspor Kulübü Başkanı Ahmet Ağaoğlu’da kameralar karşısına geçtiğinde önce çalıştayın öneminden söz etti ve ardından son derece ince bir biçimde kullandığı kelimeleri dikkatle seçmek suretiyle göndermelerde bulunmaya başladı. İlk önce Tanjant kelimesinin seçilmesi, kendisinin matematik bilen ve tüm hayatı boyunca bunun peşinde olan birisi olduğunu göstermesi açısından dikkat çekiciydi. “Bütün rakiplerimize saygı duyuyoruz. Mücadele sahada verilir. Ülkedeki futbolu, 3, 5,7 sene öncesine çekmek isteyenlerin senaryosunda biz yokuz. Kendi yazdıkları oyunu kendileri oynasınlar. Yıllarca hayatlarını gizli örtülü işlerle, icraatlar ile sürdürenlerin bakış açısı bu. Biz bu oyunda yokuz… Bugün saat 14:61’de resmi internet sitesinden bir açıklama yapacağız. Daha önce sözlü olarak defalarca söylememize rağmen görünen o ki anlaşılmamış olmalı ki, yazılı olarak ellerine vereceğiz, oradan okusunlar“.
Bu ifadeler sonrasında ortada ne sayın bakanın konuşması ne Seyit Mehmet Özkan’ın alt yapı için yaptığı harika sunum ne de Ali Koç’un yaptığı sunumdaki konu başlıkları kaldı. Saat 15.00’de başlayan toplantılarda kulüp başkanlarının ne konuştuğunun, ne yaptığının kimsece önemi kalmadı! Gözler doğal olarak yeniden cevap hakkı doğan Ali Koç’a odaklandı. Ali Koç’un her iki kulüp başkanının açıklamaları hakkında kullandığı ifadeler de dikkat çekiciydi. “Mustafa Cengiz çok konuştu ama 10 bin Avroya yanıt vermedi. Trabzonspor kulübü başkanı Mustafa abisinin elinden tutarak geldi. Ben İngiltere’de okudum. Orada saat 14.59’dan sonra 15.00 olur“. Görüldüğü gibi kullanılan dil öylesine yakıcı ve can acıtıcı bir görünüm arz ediyor ki, her kulüp başkanı seçtiği kelimeleri, vücut diliyle birlikte kullanırken adeta bir oyuncu gibi kılıktan kılığa giriyor. Bütün her şey kendi taraftarlarına aslında kendisinin ne kadar büyük bir başkan olduğunu göstermek üzerine kurulmuş vaziyette. Tabii bu arada olanın ülke futboluna ve onun milyonlarca sevenine olduğu ise kimsenin umurunda bile değil.
Yazıyı tamamlamak üzereyken Trabzonspor kulübünün resmi internet sitesinden çok sert bir açıklama geldi. “…Ne gariptir ki kulübümüz, Türkiye futbol federasyonu ve Türkiye bankalar birliği tarafından yürürlüğe konan talimat ile yapılandırmalara uymasından ve dahası kurallara riayet etme noktasında sergilediği ısrardan dolayı suçlanıyor!..Ancak komedya bitmemiş olsa dahi düzen artık değişmiştir! Bugün gücünü yalnızca ekonomik üstünlüğünden alanların, tıpkı Aziz Nesin’in Gol Kralı romanındaki gibi sahip olduğu zenginlikle futbolcu dahi olabileceğini sanan Sait Hopsait’ler devrinin sonuna gelinmiştir. ‘3 Temmuz Ruhu’ başlıklı bir kampanya ile bugün sahte dış mihraklar yaratarak kendi camiasını konsolide etmeye çalışanların lehine işleyen düzen de iflas etmiştir. Türkiye’de artık güçlünün hukuku değil hukukun gücü vardır!”.
Buradan sonra demeç savaşlarının tam hız devam edeceğini ve bundan sonra bu takımların birbirleri ile oynayacakları karşılaşmalarda gerilimin daha da tırmanacağı bir sürecin ülke futbolunu/sporunu teslim alacağını söylemek için kahin olmak gerekmiyor! Bir tarafta bakanın dile getirdiği Rakibine Jest Yap sloganı öbür tarafta sürekli olarak bel altı vurmaya çalışan ve ağızlarını her açtıklarında rakiplerini biraz daha fazla yerin dibine gömmeye çalışan kulüp başkanları yer alıyor. Ardından tribünlerde olay çıktığında taraftarları suçlayıp, bir avuç kendini bilmez yüzünden bütün bunlar olup bitiyor diyerek durumu temize çıkartıyoruz. Acaba her şey bu kadar basit mi yoksa bundan sonra ülkemizdeki futbol sahalarında şiddet sahneleri görmek istemiyorsak biraz da yönetimlere, kulüp başkanlarına mı odaklanmalıyız, ne dersiniz.