22 Aralık 2024 Pazar
İki gün sonra 2019 yılını terk edip 2020 yılına gireceğiz. 2019 yılının en son yazısını yazıyorum. İyisiyle, kötüsüyle, 2019 yılını artık gerilerde bırakıyoruz. Öncelikle Ben; En başta sevgili okuyucularımız olmak üzere, herkesin, hepinizin “Yeni Yıllarını” kutluyorum.
Ailelerinizle ve Sevdiklerinizle yaşayacağınız; sağlıklı, sıhhatli, esenlikle mutlu ve aydınlık bir yıl yaşamanızı diliyorum.
Bugün 29 Aralık. 17 yıl önce Bugün, 2002 yılının 29 Aralık’ında, 135 yıllık İzmir Ticaret Odasının duayen Başkanlarından, Dündar Soyer’i Cumhuriyet Meydanı’nda İzmir Gazi Heykeli önünde ki törenden sonra Altındağ Kokluca Kabristanı’nda toprağa vermiştik.
Türkiye’de ilk kez Tüketicilerin haklarının korunması için demokratik kitle örgütlenmesi atılımını bir vakıf kurarak başlatan, Mektebi Mülkiye mezunu Dündar Soyer, Kaymakamlıklar, Vali Muavinlikleri de yapmıştı. Atatürkçülüğü yaşantısında eksiksiz uygulama özellikleriyle tanınıyordu.
Yine 66 yıl önce Bugün, 1953 yılının 29 Aralık’ında, İzmir’in Ödemiş ilçesinde doğmuş ve büyümüş, İzmir Atatürk Lisesinden mezun olmuş, Mahmut Esat Bozkurt’la birlikte Efe giysileriyle Selçuk ve Kuşadası’nda Arvalya milislerinin başında, Millî Mücadeleye katılmış, İstiklal Madalyalı, büyük Devlet Adamı, İzmirli Başbakan Şükrü Saraçoğlu’nu toprağa vermiştik. Babamın kuzeni Saadet Hanım ile evli bulunan Şükrü Saraçoğlu Benim de eniştem oluyordu.
25 Aralık 2013 tarihinde yitirdiğimiz Konak Belediyesinin Kurucu Belediye Başkanı, Gazeteci-Yazar Av. Süha Baykal’ı da hafta içinde Işıkkent’te ki kabrinin başında törenle andık. Üçüne de Allahtan rahmet diliyorum.
31 Aralık akşamı; herkes kendi olanaklarına göre birlik ve beraberlik içinde 2020 yılına varışımızı kutlamalı… Mutlaka zengin sofralar, görkemli programlar yaşamak gerekmiyor. Yeni yıla varış; mütevazi olanaklarla da kutlanabilir. Karşıyaka’da biz ellili yıllarda, yılbaşı akşamlarını ailece yenilen bir ön yemekten sonra; rahmetli babacığımın tercihine göre; Karşıyaka’nın Melek – Ses ve Atlas isimlerini taşıyan üç kapalı sinemasından birine giderek, ya da; vapurla Konak’a geçerek Devlet Tiyatrosunun bir temsilini izleyerek yaşardık. Babam gecenin zamanlamasını çok iyi ayarlardı. Saat 24.00’den önce mutlaka evde olurduk. Anneannemin ve annemin itinayla hazırladığı yılbaşı sofrasına bazı yakın dostlar ve konu komşuda ortak olurdu. Anneannemin açtığı hamurdan yapılan nefis börekler, baklavalar, annemin doldurduğu dolmalar, konu komşunun getirdiği yiyecekler masayı süslerdi. Sofrada incir-üzüm-kayısı-erik gibi kuru meyveler, elma-portakal-mandalina-muz gibi taze meyveler, bol çerez mutlaka bulunurdu. Ana yemek olarak dil haşlanır, et ya da tavuk tandır edilir, yanında patates püresi yapılırdı. Ciğerli iç pilav ise mutlaka olurdu. O yıllar içki olarak; demir hindi veya kızılcık – ev yapımı vişne ya da limonata şerbetleri ya da ayran içilirdi. O yıllarda henüz kolalı içecekler yoktu. Gazoz ise aynen maden sodası gibi yemek üstüne içilirdi. Bazı konuklarımız çaktırmadan “Atabey” adını verdikleri rakıdan da içerlerdi. Altmışlı yıllarda ise şarap ve likör içmek de adetten oldu. O yıllarda Ankara – İstanbul ve İzmir radyolarının müşterek yılbaşı eğlence programları zevkle izlenirdi. Bazı ailelerin çeşitli müzik enstrümanlarını çalabilen marifetli bireyleri, saz ve ses becerilerini, alaturka ya da türküler şeklinde görkemle sergilerlerdi. Alafranga müzik aletlerinden akerdion ve gitar eşliğinde şarkı söyleyebilenler ise büyük sükse yaparlardı. Zamanla toplum olarak sözde alaturkalığı terk edip biraz daha alafrangalaşmış olduk. Sinema, tiyatro ve sofra sefalarının yerini; özel yılbaşı programları koyan restoranlara ve lokallere gidip yaşama zevki aldı.
Karşıyaka’da her yılbaşı mutlaka Tilla Restoran’da, Avcılar Kulübünde ve Karşıyaka Şehir Kulübünde birer yılbaşı yemeği ve eğlencesi olurdu. Ses sanatçıları Neşe Can’ın, Beyhan Akıncı’nın, Halk Müziği Sanatçıları Yıldız ve Ahmet Gazi Ayhan’ın saz gruplarıyla büyük sükse yaptıkları günleri iyi hatırlarım. Karşıyaka sahilindeki Yorgancılar Apartmanının altında açılan ve piyanist Şopen Necdet’in (Necdet Karar) işlettiği Lili Marlen Restoranda ise dans ve revü gruplarının da yer aldığı görkemli yılbaşı geceleri yaşanırdı. İzmir tarafında ise; Sibel Gazinosu, Disko Saffet, Bergama Restoran, Altay Lokali, Bonjour Restoran, Kültürpark’ta ki; Göl Gazinosu, Ada Gazinosu, Park Restoran ile Akasyalar Gazinosu, Güzelyalı’da; Mehmet Ali Restoran ve Göztepe İskele Gazinosu, Kadife Kale’de; Kale Gazinosu, Varyant’ta; Şato Gazinosu yılbaşı programları konusunda birbirleriyle yarışırlardı. Büyük Efes Oteli’nin devreye girmesiyle ve Limandaki Dalyan Gazinosunun açılmasıyla çok farklı yılbaşı akşamları yaşadık. Zeki Müren’in, Behiye Aksoy’un, Dario Moreno’nun, Ajda Pekkan’ın, Tanju Okan’ın, Ayla Dikmen’in, Aylin Urgal’ın, Ertan Anapa’nın, Ferdi Özbeğen’in, Gönül Yazar’ın, Hamiyet Yüceses’in, Müzeyyen Senar’ın, Recep Birgit’in, Arif Sami Toker’in, Nevin-Erdoğan Tezeren’lerin ve nicelerinin sahne aldığı yılbaşı akşamları unutulmaz İzmir akşamlarıdır. Altmışlı ve yetmişli yıllarda her şeye rağmen İzmirliler eğlenceye zaman ayırırlardı. Mazhar Zorlu’lar, Haşmet Uslu’lar, Dündar Soyer’ler, Raşit Özsaruhan’lar, Arif Kayıra’lar, Abdurrahman Özener’ler, Özdemir Arnas’lar, Erkaya’lar, Özakad’lar, Akgerman’lar, Bakioğlu’ları, Moralı’lar, Somer’ler, Egeli’ler, İzmiroğlu’ları, Korsini’ler, Baltalı’lar, Ekiz’ler, Yaşar’lar, Yemişçi’ler, Yorgancıoğlu’ları ve daha pek çok aile bu tür gecelerin ciddi müdavimleri olurlardı. Bu gelenekler günümüzün değişen koşulları içinde; yukarıda saydığım ailelerin ikinci, üçüncü, hatta dördüncü kuşak fertleriyle günümüzde de sürüp gidiyor. Bana sorarsanız; sizlere yukarıda yansıttığım gibi Rahmetli Babacığımın hayatta olduğu yıllarda ki mütevazi ancak anlamlı ve duygu yüklü yılbaşı akşamlarını çok arıyorum. Bu nedenle günümüzde de mecbur olmadıkça yılbaşı akşamlarını evimden başka bir yerde geçirmiyorum. Benim ölçülerime göre görkemli sayılan ev sofram, birbirinden güzel programlarıyla TV kanalları bana yetiyor.
2000’li yıllarda ve 21’inci yüzyılda maalesef ülkemiz ve dünyamız çok iyi bir gidişat sergilemiyor. Özellikle iç ve dış terör yüzünden ülkemizin önemli bir bölümünde huzursuz günler yaşıyoruz.
2020 yılı için; Yüce Allah’ımdan elbette ki dileklerim var. Öncelikle; Suriye’den ve diğer ülkelerden gelen konuklarımız nedeniyle yaşanılan, mülteci krizleri kontrol altına alınmalıdır. Son l0 yıldır şiddet dozu arttıkça artan, yakın komşularımızda yaşanılan insanlık ayıbı olan ve çok kan dökülen savaşlar tamamen sona ersin. Artık bizim de içinde olduğumuz bölgeye barış ve huzur gelsin. Artık insanlar ölmesin. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle çok zor yaşayan halkımızın geçim durumu, Hükumetçe vaat edilen istikrar paketlerinin uygulanmasıyla bir nebze olsun düzeltilsin. Türkiye’mizin her tarafına barış ve huzur gelsin. Herkes birbirini sevemese bile saygılı olmayı öğrensin. Hali vakti yerinde olan vatandaşlarımızda merhamet duyguları canlansın. Bu memlekette fakirlerin, fukaraların da olduğu fark edilsin.
Egeli, İzmirli hayır ve yardım kurumlarına bağış ve yardım yapma alışkanlığı kazanılsın. Vatanımızın her tarafına ve Güzel kentimizde; huzur, barış, hoşgörü ve sevgi çiçekleri açsın…
Yeni Yılınız kutlu ve mutlu olsun.
SANCAR MARUFLU