2022 Dünya Kupası tartışmaların hiç bitmediği ve futbolun eski tadını vermediği bir kupa olarak tarihteki yerini alacaktır. Son da söyleyeceğimi başta söyleyecek olursam ise bu kupanın tek bir kazananı olduğu kanaatindeyim: Katar. Belki de bugüne kadar dünya kupaları ve benzeri organizasyonların hiçbirinde olmadığı kadar ülkenin adından söz ettirmeyi başardıklarını söylemek durumundayız. Bir diğer önemli husus ise final karşılaşmasının iki büyük yıldızı olan Messi ve Mbappe’nin, Paris Saint Germain takımının oyuncuları olması ve bu takımın sahibinin de Katarlı Nasser Ghanim Al-Khelaifi olmasıdır. Bir başka ifadeyle turnuvanın başından itibaren dillendirilen Katar 2022’nin dünyanın en iyi kupa organizasyonu olma iddialarının arka planında daha gruplardan başlayarak ilerleyen istenilenin hayata geçirilmesi söz konusudur.
1978 Dünya Kupası’ndan bu yana dünyanın en büyük futbol organizasyonunu izlemeyi sürdürüyorum ve hiçbirinde bu yılki kadar kötü bir hakem performansı seyrettiğimi hatırlamıyorum. Özellikle İspanyol hakem Mateu Lahoz ile finali yöneten Polonyalı hakem Syzmon Marciniak’ın yönetimleri uzun yıllar boyunca konuşulacaktır. Video hakem sistemi yani ‘VAR’ işin içine girdiğinden bu yana futbolun tadı konusunda eleştiriler hiç ama hiç dinmedi. Buna karşın bu turnuvada daha ilk maçtan itibaren -ki o karşılaşmada ev sahibi Katar-Ekvator ile oynamıştı ve orada da soru işaretleri oluşmuştu- yarı otomatik ofsayt sistemi olmak üzere penaltı pozisyonları çok konuşuldu. İşin ilginç kısmı ise penaltı konusunda en şanslı takımın kupayı alan Arjantin olmasıydı. Polonya maçında verilen penaltıyı kaçıran Messi, Hollanda, Hırvatistan ve Fransa karşılaşmalarındaki penaltı vuruşlarını ise kaçırmadı. Üstelik Hollanda ve Fransa karşılaşmaları yüz yirmi dakikalık mücadelenin sonunda penaltı atışları ile kazananın belli olduğu mücadeleler oldu ve Messi burada da iki gol atma başarısını gösterdi.
Kupayı Ronaldo’lu Portekiz milli takımı da almış olsa benzer yorumların söz konusu olacağını düşünenlerdenim. Yani futbolun Ronaldo’ya olan borcunu ödedi ifadeleri sık sık kullanılacaktı. Messi, gerçekten dünyanın en yetenekli futbolcularından bir tanesi olarak dünya futbol tarihine geçmeyi çoktan hak etmiş bir karakterdi. Kendisinin sürekli olarak vatandaşı Maradona ile kıyaslanmasının ise son derece yanlış bir bakış açısı olduğunu belirtmek durumundayım. Çünkü çok farklı iki karakterden söz ediyoruz ve bir tarafta gerçekten futbolun yanı sıra futbolu bıraktıktan sonra da her zaman kendisinden söz ettirmeyi başarabilen bir lider olarak Maradona yer alıyor öte tarafta ise saha dışında, sahanın içerisindeki kadar etkili olmayan bir Messi var. Messi’nin dünya kupasını kazanmış olmasının kendisini Maradona gibi bir seviyeye yükseltebileceğini düşünenlerden değilim. Farklı karakterler ve bu karakterlerin oyuna yansımaları söz konusudur, öte yandan farklı zaman dilimlerinde futbol oynadıklarını ve futbolla hayat arasında kurulan diyalektik bağlantının da birbirinden çok başka olduğu gerçeğini de ıskalamamalıyız. Bu noktada Katar’daki kupa töreninde Messi’yi giydirilen Bişti’nin Maradona tarafından giyilmeyeceği ifadesi bizlere ne nedenleri ne de sonuçları ortaya koyabilecek bir karşılaştırma sunma becerisine sahip değildir. Bir tarafta Maradona gibi sistemle sürekli olarak çatışan ve bunu her fırsatta dile getirmekten kaçınmadığı için 1994 dünya kupası karşılaşmasının ortasında sahaya giren hemşire eliyle doping kontrolüne götürülen bir şahsiyet yer alıyor. Diğer yanda ise futbolun, finansallaşma süreci içerisinde popüler bir tüketim ikonu haline dönüşen Messi bulunuyor.
Bu turnuvadan geriye ne kalacak diye soracak olursanız ise Fas gibi turnuvaya damga vuran bir ülke kalacağını söylemeliyiz. Gerçekten de değişen futbol anlayışı içerisinde son derece iyi kurgulanmış bir anlayışı hayata geçirmeyi başarabilen bir ekip olarak Fas’ın yaptıkları uzun yıllar unutulmayacaktır. Öte yandan bu turnuva ile futbolun ikinci saha olarak adlandırılan bölge üzerinde hakimiyet kurma ve burada başlayan pres ile top kapma mücadelesini daha da hızlandıracağı bir sürece girdiğini ve bunu başaramayan ülkelerin ise birer birer elimine olduğunu hatırlayacağız. Artık futbolda kalecilerin topla oynama yetenekleri çok daha üst aşamada olmak zorunda ve hızlanan oyuna uyum sağlayamayan bütün takımlar için işler hiç de iyi gidebilecek gibi durmamakta. İşte bu yüzden sadece yetenekli ayaklar tıpkı Brezilya örneğinde olduğu gibi artık yeterli değiller! Mutlaka ama mutlaka daha fazla gol peşinde koşmalı ve daha garanti bir sonucu ortaya çıkarabilme yolunda gayret göstermelisiniz.
Turnuva başlarken yazmıştım ancak bir kez daha yazmanın tam sırasıdır bu turnuva bize her fırsatta ders verme yoluna giden Avrupa’nın ne kadar iki yüzlü olduğunu göstermesi açısından da adeta bir ders niteliği taşımaktadır. Tüm eleştirdiklerini birer birer yutmayı adet haline dönüştüren zihniyet kalıplarının, futbol söz konusu olduğunda da iki yüzlü tutumlarını sürdürmekte olduklarını görüyoruz. Dünyanın sayılı hakemlerinin adamına göre kart göstermeleri anlaşılabilir bir durum değildir, bu turnuvada bunları da görmüş olduk! Son olarak bu turnuva ülkemiz insanlarının futbolu seyrederken her defasında bir yerlere saplanıp kalma konusundaki tutumlarını da bir kez daha ortaya koymuş oldu. Post kolonyalist yaklaşım içerisinde sömürgeci geçmişe dem vuranlar için başta Fransa, İngiltere, Belçika, Hollanda ve İspanya olmak üzere bu ekiplerin oynadıkları Afrika ve Amerika kıtası ülkelerinin karşılaşmaları her defasında geçmişin hesabının görülmesi olarak addedildi. Eskiden bu yaklaşımı ısrarla sürdürenler sol tandanslı gizli futbol sevdalılarıydı şimdi ise bunlara İslamcılar ve muhafazakarlar da eklendi. Sosyal medyayı final maçı öncesinde ve sonrasında şöyle bir izlediğinizde karşınıza sanki bu memleketin insanlarının Buenos Aires üzerinden Anadolu’ya göçenlerden kurulduğu hissine kapılmanız adeta an meselesi gibi durmakta. Futbolu, futbol olduğu ve yarattığı etkiler üzerinden değil de görmek istedikleri noktalar üzerinden kendi bakış açılarını adeta temize çekebilme adına görmeye çalışan bir kitle türedi ve bu kitle her seferinde futbolu değil futbol etrafındaki bu olup biteni güzellemeyi sürdürdü. Katar 2022 sona erdi fakat yarattığı tartışma futbolun ötesinde bir zihniyet kalıbı olarak, futbolun ekonomi, medya ve sponsorluk üçgeni içinde yok edilme sürecini hızlandırması ile devam edecek gibi duruyor.
VEFAT
04 Ekim 2024ÖNE ÇIKAN HABERLER
04 Ekim 2024İZMİR
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024KAF SİN KAF
04 Ekim 2024KARŞIYAKA HABERLERİ
04 Ekim 2024KARŞIYAKA HABERLERİ
04 Ekim 2024