DOLAR 32,3431 0.18%
EURO 35,2150 0.06%
ALTIN 2.246,360,14
BITCOIN 2126792-3,06%
İzmir
12°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:18

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

X
Atatürk; “Ben Vatanımla Evliyim Anne!..”

Atatürk; “Ben Vatanımla Evliyim Anne!..”

ABONE OL
Haziran 11, 2022 16:31
Atatürk; “Ben Vatanımla Evliyim Anne!..”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Atatürk; “Ben Vatanımla Evliyim Anne!..”

 Gazi Mustafa Kemal, hayatının en üzüntülü günlerinden birini, annesi Zübeyde Hanım’ın ölümünde yaşamıştı.

Zübeyde Anne’ye, “Ben vatanımla evliyim anne.” diyen Gazi Paşa, programına uygun devlet işlerini takip etmesi nedeniyle çok sevdiği annesi yaşama veda ederken, son anlarında yanında olamamış ve cenaze törenine katılamamıştı.

Gazi Mustafa Kemal, Batı Anadolu’da yurt gezisinde olduğu için ancak 27 Ocak 1923 tarihinde, beraberinde ordu komutanları, mebuslar, vekiller ve yaveri olduğu halde trenle Karşıyaka’ya gelebildi.

Karşıyaka Tren İstasyonu’nda; İzmir Valisi Abdülhalik Renda, Fahrettin Altay Paşa, Başyaver Salih Bozok, öğrenciler ve coşkulu Karşıyakalılarca karşılanmıştı. Gazi Paşa, çok duygusaldı, trenden inip halkı selamladıktan sonra doğruca Zübeyde Hanım’ın mezarına gitti.

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Annesinin Mezarının Başında Yaptığı Konuşma:

“Zavallı validem bütün millet için mefkûre olan İzmir’in mukaddes topraklarına vücudunu vermiş bulunuyor.

Arkadaşlar, ölüm hilkatin en tabii kanunudur. Fakat böyle olmakla beraber bazen ne hazin tecelliler arz eder.

Burada yatan validem, zulmün, cebrin, bütün milleti felaket uçurumuna götüren bir idare-i keyfiyetin kurban olmuştur.

Bunu izah etmek için müsaade buyurursanız hayatı ıstırabının bariz birkaç noktasını arz edeyim.

Abdülhamit devrinde idi. 1905 yılında mektepten henüz erkân-ı harp yüzbaşısı olarak çıkmıştım. Hayata ilk adımı atıyordum. Ama bu ilk adımda hayata değil, zindana tesadüf ettim.

Hakikaten beni bir gün aldılar ve müstebit idarenin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım. Validem bütün bunlardan ancak ben mahpustan çıktıktan sonra haberdar olabildi. Derhal beni görmeye koşup İstanbul’a geldi. Fakat orada kendisiyle ancak üç beş gün görüşmek nasip oldu. Çünkü tekrar müstebit idarenin hafiyeleri, casusları, cellâtları, oturduğumuz yeri sarmış, beni yine alıp götürmüşlerdi. Validem ağlayarak arkamdan takip ediyordu.

Beni sürgüne götürecek olan vapura bindirirlerken, benimle görüşmekten menedilen validem gözyaşlarıyla Sirkeci rıhtımında elemler ve kederler içinde terk edilmiş bulunuyordu.

Mütareke zamanında Anadolu’ya geçtiğim vakit, validemi mustarip bir halde İstanbul’da terke mecbur olmuştum. Yanımda kendisinin refakatime verdiği bir adamım vardı.

Bunu Erzurum’dan İstanbul’a gönderdiğim zaman validem bu adamın yalnız olarak geldiğinden haberdar olduğu dakika, benim hakkımda halife ve padişah tarafından verilmiş olan idam kararının infaz edildiğini sanıp felç oldu.

Ondan sonra bütün mücadele seneleri onun hayatını elem, ıstırap içinde geçirmiştir. Padişah ve hükümetinin ve bütün düşmanların daima tazyik ve işkencesi altında kalmıştır.

Oturduğu ev bin türlü sebep ve vesilelerle basılır ve aranır, kendisi taciz edilirdi.

Validem üç buçuk senelik bütün gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi. Bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi. Nihayet pek yakın zamanda onu İstanbul’da kurtarabildim.

Ona kavuşabilmiştim ki, artık maddeten ölmüştü, yalnız manen yaşıyordu.

Validemin kaybından şüphesiz çok üzgünüm. Fakat bu üzüntümü yok eden ve üzüntümü gideren bir husus var ki, o da anamız vatanı yoksulluğa, yokluğa götüren idarenin artık bir daha geri gelmemek üzere mezarına götürülmüş olduğunu görerek ölmüş olmasıdır.

Validem bu toprağın altında, fakat hâkimiyet-i milliye ilelebet payidar olsun. Beni müteselli eden en büyük kuvvet budur. Evet, hâkimiyet-i milliye ilelebet devam edecektir.

Validemin ruhuna ve bütün ecdat ruhuna üstlenmiş olduğum vicdan yeminini tekrar edeyim.

Validemin mezarı önünde ve Allah’ın huzurunda yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin istihsal ve tespit ettiği hâkimiyetin muhafaza ve müdafaası için icap ederse validemin yanına gitmekle asla tereddüt etmeyeceğim.

Hâkimiyet-i milliye uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.”

Ahmet DİKER

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP