DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BIST 9.724,50-0,42%
BITCOIN 3423177-0,15%
İzmir
10°

ORTA ŞİDDETLİ YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Cenk Karslı; “Masum Değiliz Hiçbirimiz!”

Cenk Karslı; “Masum Değiliz Hiçbirimiz!”

ABONE OL
Şubat 16, 2024 06:23
Cenk Karslı; “Masum Değiliz Hiçbirimiz!”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cenk Karslı; “Masum Değiliz Hiçbirimiz!”

İşyerinde, ailemiz içinde, sosyal hayatta kısacası içinde bulunduğumuz tüm ortamlarda çevremizde olup biten iyi ya da kötü her olayda sorumluluğumuz olduğunu düşünmeliyiz. Bu şekilde düşünürsek problemin çözülmesinde pay sahibi olabiliriz ancak çevremizde gelişen olumsuzluklardan kendimizi soyutlarsak problemi çözemediğimiz gibi problemin bir parçası haline geliriz. İyi işleri ben yaptım, benim sayemde oldu deyip kötü işlerle ilgim yok dersek ve bu zihniyet toplumun geneline yayılırsa bir şeyleri düzeltme şansımız kalmaz. Spor dünyasında da gördüğümüz yanlışları ve eksikleri de öncelikle çok iyi teşhis edebilmek sonrasında da objektif bir bakış açısıyla sorumlularını tespit etmek gerekir. Sorunların çözümü ile ilgili alternatif çözüm yolları teklif edemiyorsanız sorunu işaret etmek yetersiz kalır. Eleştiri yanında çözüm yolları sunulursa son derece geliştirici bir eylemdir ancak sadece eleştirmek çok da etik bir davranış değildir.

Spor dünyasında maalesef hiç etik olmayan antrenör tercihleri oluyor, bir bakıyorsunuz futbolu dün bırakmış bir oyuncu çok kısa süre sonra üst liglerde birinci adam olarak görev alabiliyor. Ben buna çok karşıyım. Futbolu yeni bırakmış bir sporcunun kulüp içinde daha farklı görevler almasını, altyapılarda çalışmasını, sportif direktörlük yapmasını, idari menajerlik yapmasını yadırgamıyorum. Bazı insanlar vardır; daha sporculuğu zamanında dersiniz ki ‘’bu adamın kulüpte kalması lazım’’. Kişiliği ile, bilgi birikimi ile, duruşu ile, entelektüel bakış açısı ile, örnek davranışları ile çok kısa sürede görevine uyum sağlayacak sporcular olacaktır elbet ancak bu donanıma kimin sahip olup olmadığına karar verecek kişiler de donanımsız. Seçen ve seçilen de yetersiz olunca ister istemez ortaya ahbap-çavuş ilişkisi dediğimiz futbolu ve sporu başarısızlığa götüren sistem çıkmış oluyor. Bu sistem okuyan, araştıran, kendini çok yönlü geliştiren, yabancı dil öğrenen, bilgisayar kullanan, günceli takip eden insanlara vurulmuş bir darbedir. Bu sistem devam ettiği sürece ülke sporunu ileri götürmeyi hedefleyen idealist spor adamı bulmak her geçen gün daha da zorlaşacak.

İnsanların özel hayatındaki durumlar bizim için bir ön yargı yaratmaz, bu başarılı ve kariyer sahibi oyuncuların geçmişine de büyük saygı duyuyorum ancak hayalimdeki antrenörlük başlangıcı biraz daha farklı… Herkes BESYO mezunu olsun demiyorum. Büyük takımlarda oynamış, büyük oyuncular ve antrenörler ile çalışmış , atmosferi yüksek statlarda maç yapmış sporcuların tecrübesini görmezden gelemeyiz, onların da Türk sporuna müthiş katkılar yapacağından eminim. Bu büyük tecrübeye sahip özel sporcuları bir de alt liglerde-alt yapılarda tecrübelendirsek, yurt dışına gönderip gelişmesini sağlasak, yardımcı antrenörlük yaptırıp uygun zamanda üst lig takımlarının başına getirsek daha iyi olmaz mı ?

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

error: Kopyalamayın ! Her hakkı saklıdır .